Quantcast
Channel: KÜMES HAYVANCILIĞI arşivleri - Çiftlik Dergisi
Viewing all 1002 articles
Browse latest View live

Tavsan VIV Asia Fuarı’nda İlgi Odağı Oldu

$
0
0

2Türk Tavukuçuluk Sektörü’nün ekipmen dalında uzman kuruluşu olan Tavsan dünya fuarlarında yer almaya devam ediyor.

 

13-15 Mart tarihleri arasında tertiplenen VIV Asia Fuarına katılan Tavsan dünya kanatlı temsilcilerinin akınına uğradı.Karatlı ekipmanları dalında adını dünya literatürüne yazdıran Tavsan ürünleri ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.

.

 

Fuarda Tavsan Tavukçuluk Ekipman Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi  temsil eden Satış ve Pazarlama Müdürü Kemal Özgüner, “Standımızda çok sayıda   Asyalı ve Avrupalı firma temsilcisini ağırladık. Ekipmanlarımızın kalitesi ve çeşitliliği onları çok etkiledi.  Özellikle havalandırma grubuna ilgi yoğundu.  Her ziyaretçiyle tek tek ilgilenildi. Ekipmanlarımızın özellikleri tanıtıldı, detaylı bilgilendirme yapıldı. Büyük boyutu ve sağladığı avantajlarla stantta, en çok dikkat çeken ekipman yeni klapemiz Ilgaz oldu. Spiral yemlikler de yine ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği ekipmanlar arasındaydı. ” dedi.

 

1Bilimsel Tavukçuluk Derneği’nin tanıtım çalışmalarını yoğunlaştırdığı fuarda Başkan Prof.Dr.Rüveyde Akbay’da bu konuda büyük emek verdi

 

 

Fuarın tanıtım açısından oldukça verimli geçtiğini belirten Kemal Özgüner’e stantta, Tavsan Dış Ticaret ekibinden Bertan Atay ve Bülent Yavuzalp eşlik etti.

 

Fuarın tanıtım açısından oldukça verimli geçtiğini belirten Kemal Özgüner’e stantta, Tavsan Dış Ticaret ekibinden Bertan Atay ve Bülent Yavuzalp eşlik etti.

 

Tayland’ın başkenti Bangkok’ta13-15 Mart tarihleri arasında düzenlenen VIV Asia Fuarı, yine Asya ve Avrupa’nın sektörel buluşma noktası oldu.

 

500’den fazla firmanın katıldığı fuarda, ürünlerini sergilediği standıyla büyük ilgi gören Tavsan’ın,  yabancı ziyaretçilerin yanı sıra, çok sayıda Türk konuğu da oldu.

 


Sivrisineklere Yenilmek İstemiyorsanız Mutlaka Okuyun

$
0
0

Basit bir sivrisinek tuzağı yapmayı öğrenin.

 

sivrisinekYazın gelmesiyle birlikte tüm insanların sivrisinek sorunu yaşaması büyük bir dert.İşte bu sorunuza çare bulmak elinizde.Aşağıdaki tarif ettiğimiz uygulamayı yerine getirdiğiniz taktirde bu sorun karşınıza çıkmayacaktır.

 

İhtiyacımız olan şey temelde:

 

200 ml su  50 gr kahverengi şeker  1 paket maya (herhangi bir süpermarket bulunur ekmek mayası) ve bir 2 litrelik plastik bir cola şişesi   prosedür:

plastik şişeyi şekildeki gibi kesin  2..Sıcak su ile kahverengi şekeri karıştırın. Soğumasını bekleyin. soğuduğu zaman şişenin alt yarısına dökün.

3..Mayayı ekleyin. Karıştırmaya gerek yoktur. Karbondioksit oluşturun.

4.. Şişenin diğer yarısı, baş aşağı, huni şeklinde yerleştirin.

5.. Siyah bir şey ile (bant) şekildeki gibi sarın ve evinizin bir köşesine koyun.

İki hafta sonra sivrisinek ve şişe içinde ölü sivrisinek miktarını göreceksiniz.

(Gülsüm Gürer’e teşekkür ederiz)

604103_448120731930531_408956288_n

Çin’de Çıkan Kuş Gribi İçin Büyük Biyogüvenlik Önlemleri

$
0
0

bird flu after 600 chickens at a  çinKuş Gribi İle İlgili İnfluenza A(H7N9) virüsüne karşı kuvvetli biyogüvenlik önlemleri gerekiyor

 

Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü Ortaya Çıkan Kuş Gribi İle ilgili yaptığı açıklamada hastalık tesbitive hayvan sağlığı şyönetimi konularında Çin ve komşu ülkeleri desteklediklerini duyurdu.

Çin’de ortaya çıkan Kuş Grib A(H7N9) virüsünün bulaşma riskinin azaltılması için güçlü biyogüvenlik ve hijyen tedbirlerinin alınmasının esas olduğu belirtildi.

 

Roma – FAO ( Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü) Çin’de ortaya çıkan A(H7N9) influenza virüsü için güçlü biyogüvenlik önlemlerinin alınması gerektiğini beyan etti. Bu yeni virüsün hayvanlarda çok az belirti göstermesi veya hiç belirti göstermemesinden dolayı, çok patojen avian influenza H5N1 vürüsü dahil diğer influenza virüs suşlarının aksine bu yeni tip virüs kanatlı hayvanlarda tespit edilmesi güç olan bir virüstür.   FAO Şef Veteriner Müdürü Juan Lubroth “Hayvanlarda büyük çaplı ölümlerin görüldüğü H5N1’in aksine buw virüste anında kırmızı bayrak işareti verecek enfeksiyon belirtileri görülmemektedir. Bunun anlamı çiftçilerin kendi sürüleri içinde bu virüsün dolaşımda olduğunun farkına varamamaları demektir. Biyogüvenlik ve hijyen önlemleri insanların kendilerini sağlıklı görünen hayvanların bünyelerinde dolaşımda olan virüsten korumaya yardımcı olacaktır” dedi.

 

ördekFAO Çin’in insan vakalarıyla ilgili hızlı bildirimde bulunmasını ve arkasından virüsün doğası ve diğer koruyucu önlemler hakkındaki detaylı bilgileri halkla paylaşmış olmasını takdirle karşılamıştır.  Bu bilgi ile, FAO ve uluslararası bilimsel topluluk virüsün davranışlarını ve insan ve hayvanlardaki potansiyel etkilerini daha iyi anlama ümidiyle virüs sekansını analiz etmişlerdir.

 

Tespiti zor olan bu virüsle ilgili olarak virüsün insan ve hayvanlara bulaşma riskinin azaltılmasında iyi biyogüvenlik önlemlerinin alınması daha da önemli hale gelmektedir. Lubroth “çiftçiler, hayvan yetiştiricileri,nakliyeciler, pazarlama çalışanları ve tüketiciler tarafından iyi biyogüvenlik ve hijyen tedbirlerinin uygulanması, gıda zincirinin korunmasında ilk ve en önemli yoldur” dedi.

 

Bir yandan bu yeni virüs değerlendirilirken diğer yandan da FAO aşağıda belirtilen standart önlemleri önermeye devam etmektedir:

•Bütün kanatlı ve çiftlik hayvanlarını insanların yaşam alanlarından ayrı tutunuz. Enfekte hayvanlarla yakıntemas insanları risk altında tutabilir. A(H7N9)’nin kanatlı hayvanlarda çok az belirti göstermesi veya hiç göstermemesi nedeniyle hayvan ve insanlar için ayrı yaşam alanları oluşturulması kilit öneme haizdir.

 

•Yabani kuşlar evcil kanatlı hayvanlardan ve diğer çiftlik hayvanlarından ayrı tutulmalı, farklı tip kanatlıhayvanlar ve farklı türler birbirinden ayrı tutulmalıdır. Türlerin birbirinden ayrılması için, tel örgüler, çitler veya ağlar kullanılabilir ve bulaşma önlenebilir.

 

•Hasta veya ölü hayvanları bölgesel veteriner (veya halk sağlığı) dairelerine bildiriniz. Bu mümkün değilse komşularınıza veya topluluk önderlerine söyleyiniz. Kanatlı hayvanlar, çiftlik hayvanları, yabani kuşlar veya diğer hayvanlarda görülen tüm hastalık belirtileri veya sebebi izah edilemeyen ani ölümlerin yetkililere bildirilmesi ve böylece onların bu olayları güvenli şekilde incelemeleri çok önemlidir ve virüsün yayılmasını önlemeye yardımcı olacaktır.

 

•Virüsü öldürmek ve gidermek için ellerinizi sık sık yıkayınız. Kanatlı hayvanlara veya diğer hayvanlara elle temas edildikten, pişirme işleminden veya bir hayvansal ürün hazırladıktan sonra ve yemeden önce aynı şekilde ellerinizi yıkayınız.

 

•İyi pişmiş et ürünleri yiyiniz.

 

•Hasta veya ölü hayvanları yemeyiniz ve bunları diğer insanlara vermeyiniz veya satmayınız. Bu tür hayvanlar diğer hayvanları beslemek üzere de kullanılmamalıdır.

 

•Kanatlı hayvanlarla, çiftlik hayvanlarıyla, yabani kuşlarla veya diğer hayvanlarla temas edildikten sonra ateşlenme işareti görülmesi halinde  derhal doktorunuza müracaat ediniz.

 

•Eğer insanlara yönelik hayvansal orijinli bir tehdit teyit edildiyse, insani usullerle itlaf edilmesi ve arkasından uygun şekilde tazminat uygulanması yerinde olacaktır.

 

Ayutthaya, 80 km north of Bangkok July 6, 2004.FAO durumu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) dahil olmak üzere ülkesel geniş iletişim ağı, bölgesel ofisleri ve kilit ortakları aracılığıyla yakinen izlemektedir.

 

FAO ve OIE referans merkezleri, Çin Tarım Bilimleri Akademisine bağlı Harbin Veteriner Araştırma Enstitüsü konuyla ilgili laboratuar analizlerinde başı çekmektedir. Bilimsel komite ve FAO hâlihazırda söz konusu yeni influenza virüs suşunun daha iyi tespit edilebilmesi amacıyla teşhis işlerini optimize etme konusunda çalışmaktadır.

 

Tercüme için Prof.Dr.Erol ŞENGÖR’e teşekkür ederiz.

 

 

 

Kuş gribi virüsünün kaynağı bulundu  

 

PEKİN – Çin’de görülen H7N9 türü kuş gribinin kaynağının Doğu Asya’daki yabani kuşlar ile ülkenin doğusundaki tavukların genetik karışımı olduğu bildirildi.

Çin Bilimler Akademisi Patojenik Mikrobiyoloji ve İmmunoloji Laboratuvarı, virüsü Güney Kore’den gelen yabani kuşlarda bulduklarını ve Yangzı Nehri Deltası’ndaki kuş gribi virüsü taşıyan ördek ve tavuklarla göç sırasında karıştığını kaydetti.

Bilim adamları virüsün mutasyona uğramasından ötürü H7N9 virüsünün insanlara, hayvanlara nazaran daha zarar verdiğini ve N9 genlerinin mutasyonunu izlediklerini aktardı.

Çin Vahşi Yaşam Koruma Derneği H7N9′un yayılmasını önlemek için göçmen kuşların rotasının izlendiğini belirtiyor.

Diğer yandan ülke genelindeki tüm laboratuvarlara virüsün örneklerinin ulaştırıldığı kaydedildi. Ülkede şu ana kadar 33 kişide yeni tür kuş gribi görüldü.

 

 

Tavuk Ürünleri Üretimi Geçen Ay Düştü

$
0
0

602900_281703818618491_929682723_nSon Şubat ayında  1,3 milyar adet yumurta ve 127 bin 927 ton piliç eti üretimi gerçekleşti.

 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre,Türkiye’nin piliç eti üretimi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 9,3 azalarak 127 bin 927 ton oldu.

 

Buna verilere göre, Şubat ayında tavuk yumurtası üretimi 1,3 milyar adet olarak gerçekleşti. Tavuk yumurtası üretimi, bir önceki aya göre yüzde 7,7 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 11,2 arttı.

 

Piyasaya verilen tavuk eti, bir önceki aya göre yüzde 6,8 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,8 arttı ve 81 milyon adet olarak gerçekleşti. Yine verilere göre;kesilen hindi sayısı ise bir önceki aya göre yüzde 20,5, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,9 azalarak 233 bin adet oldu.

 

Piliç eti üretimi, bir önceki aya göre yüzde 9,3 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3 arttı ve 127 bin 927 ton oldu. Hindi eti üretimi ise bir önceki aya göre yüzde 30, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28 azalarak, 2 bin 83 ton olarak gerçekleşti.

 

Tavuklar firarda gerçek oldu

$
0
0
tavuklar-firarda-filmi-gercek-oldu_590670_340_226LONDRA – İHA –    İngiltere’nin Derby şehrinde ”Tavuklar Firarda” filmi gerçek oldu. Korkusuz tavuk
Agatha, bir kümesten kaçıp bindiği nakliye aracıyla yaklaşık 65 kilometre yol aldıktan sonra kayıplara
 karıştı. Tavuğun sahibi Melanie Brookes (50) ise umutsuz bir şekilde Agatha’yı bulmaya çalışıyor.
Daily Mail gazetesinde yer alan habere göre, ev hayvanı olarak beslenen tavuk, kapının açık olmasından istifade ederek, evin önüne gelen nakliye aracına gizlendi. Yaklaşık 65 kilometre uzaklıktaki Yorkshire’da mola veren şoför, arka kapıyı açtığında, aracın arkasına gizlenmiş olan tavuğun uçarak kendini dışarı attığını gördü.
Büyük üzüntü yaşayan tavuğun sahibi Brookes ise, çok sevdiği tavuğunun bulunması için bölgeden gelecek bir haber bekliyor. Bir inşaat firmasının sahibi olan Brookes, ”Agatha’yı gerçekten çok özlüyoruz. Tavuklar Firarda’ki gibi kaçmış olduğuna inanamıyorum, fakat işte o böyle bir karaktere sahipti” dedi.
Evinde toplam 18 tavuk beslediğini söyleyen Brookes, ”Tavuklarımızdan birinin böyle bir maceraya
 kalkışması halinde, bunun Agatha olacağını biliyorduk” şeklinde konuştu.
Brookes, ”Çok meraklı bir tavuktu, her şeyi gagasıyla vurarak inceliyordu. Ona Agatha Christie’nin ismini vermemiz de bu yüzdendi, oldukça gizemli bir tavuktu. O yüzden kendisini bir aracın arkasına atmış olmasına çok da şaşırmıyoruz” dedi.
Agatha’nın Cumartesi gününden beri kayıp olduğunu söyleyen Brookes, ”Önce yemlemek için dışarı
çıkardığımızda kendisini bir tilkinin kapmış olabileceğini düşündük. Ancak sonra nakliye firmasından bir telefon geldi. Araçlarından birinden bir tavuk çıktığını söylediler. Sürücü ile konuşunca durum anlaşıldı” diye konuştu.
Brookes, Agatha’nın vahşi ortamda hayatta kalma şansının zayıf olduğunu belirterek, ”Ancak o diğer hemcinslerinden farklı. O yüzden umudumuz zayıf olsa da birilerinin onu bulabi

Uluslararası Yumurta Konferansı İspanya’da Yapıldı

$
0
0

632-B-20130414174531-hotelwebUluslararası Yumurta Komisyonunun yılda 2 kez düzenlediği konferansların ilki 7-9 Nisan 2013 tarihleri arasında Madrid’te gerçekleştirildi.

 

Konferansa her kıtadan ve değişik ülkelerden, ülke veya firma temsilcisi olarak 350 delege katıldı ve toplam 17 bildiri sunuldu. Konferansta Türkiye’yi Ülke üyeliği bulunan YUM-Bir adına Genel Sekreter Dr. Hüseyin Sungur temsil etti.

 

Yumbir’den alınan bilgiye göre; konferansa sunulan bildirilerde öncelikli olarak dünya yumurta üretiminde kıtalar arası farklılaşmalar, pazarlama, uluslararası yumurta ticareti, Çin’de görülen kuş gribi salgını ve diğer ülkelere yayılma riski, kuş gribi aşısı üretiminde kaydedilen yenilikler, küresel kanatlı hastalıkları, hayvan refahı uygulamalarının Avrupa Birliği yumurta üretimine etkileri, yem ve gıda fiyatlarındaki artışların yumurta sektörüne etkileri, Dünya Ticaret Örgütü gibi çok taraflı ve ikili uluslararası anlaşmaların yumurta sektörüne yansımalarının ne olacağı ile yumurta likit yumurta üretiminde enzim kullanımı yoluyla fonksiyonlarının artırılması, şeker ve yağın işlenmiş yumurtadan uzaklaştırılması yöntemleri ayrıntılı olarak ele alındı.

 

Öte yandan Avrupa Birliğinde yaşanan at eti skandallarının yumurta tüketimine olumlu etkilerine değinilmiş, gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızının azalmasına ve yaşlanmasına bağlı olarak yumurta tüketiminin azaldığı, gelişmekte olan ülkelerde ise tam tersine yumurta tüketim potansiyelinin artığı dile getirilidi.Konferansta üzerinde durulan diğer bir önemli konu ise risk iletişimi ve kriz yönetimi oldu. Yumurtaya dönük yanlış algılamaları doğruya çevirmek, kuş gribi gibi muhtemel krizleri doğru yönetmek ve, küresel ölçekte ortak akıl geliştirme konuları ayrıntılı olarak ele alındı. Konferansta sunulan bildirilerin yanı sıra, Uluslararası Yumurta Komisyonunun faaliyetleri hakkında da bilgi verildi. Komisyon(IEC), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü(OIE) ve Kodeks Alimanterius’a gözlemci statüsü ile üye olmuş ve yumurta sektörünü ilgilendiren birçok konuda ortak çalışmalar başlatmış durumda. Küresel Gıda Güvenliği inisiyatifi çalışmalarına da katılan komisyon yumurta üreticilerinin yaklaşımlarını platformda paylaştı.

 

DSC_0020Dünya Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) ile işbirliği protokolü imzalayan Komisyon FAO’nun katkıları ile dünya yumurta gününün kutlanmasını tüm ülkelere yaymayı ve yumurtanın besleyici değerini küresel ölçekte anlatmayı planlamaktadır. Ayrıca Komisyon Güney Afrika’da 9 ülkede yumurta üretici örgütleri vasıtasıyla, üye ülke üreticileri arasında iletişimi artırmak istemektedir. Öte yandan komisyon bünyesinde Yumurta Besin/Besleme Konsorsiyumu oluşturuldu. Konsorsiyumunun amacı farklı ülkelerde yumurta ve sağlık üzerine yapılmış bilimsel çalışmaları derlemek, network oluşturmak ve üyeleri ile paylaşmaktır. İlk adım olarak Konsorsiyum, değişik ülkelerde yumurta endüstrisinde sağlık/beslenme alanında çalışan ve destek veren uzmanları belirleyecektir. Bu sayede uzmanlar arası diyalog kurulacak ve elde edilen bilgiler internet sitesi üzerinden paylaşılabilecektir. Kuruluşunun ilk haftalarında 20 ülke Konsorsiyumda yer almak istediğini belirtmiştir.

 

Konferansa gerek katılımcılar gerekse konuşmacılardan bazıları Türk Yumurta sektörünün gelişmesinden ve ihracatta yaptığı gelişimden sıkça söz ettiler.

 

Uluslararası Yumurta ve Beslenme Konsorsiyumu Kuruldu

 

Uluslararası Yumurta ve Beslenme Konsorsiyumu Kuruldu (International Egg Nutrition Consortium)

 

631-K-20130412155922-iecUluslararası Yumurta Komisyonu (International Egg Commission/ IEC) dünya çapındaki yumurta ve beslenme uzmanlarını bir araya getirerek iletişim ağı kurabilmek için Uluslararası Yumurta ve Beslenme Konsorsiyumu’nu kurmuştur. Konsorsiyumun kuruluşunun esin kaynağı Amerika Birleşik Devletlerindeki Yumurta ve Beslenme Merkezidir. (The Egg Nutrition Center) Hali hazırda birçok ülke yumurtanın sağlık için olan yararını anlatan, eğitici bilgiler veren platformlar bulunmaktadır. Bu platformların bazıları ABD’deki gibi tam teşekküllü beslenme araştırma merkezleri (Yumurta ve Beslenme Merkezi) olabildiği gibi gerektiğinde bilgisine başvurulacak uzmanlardan hizmet satın alma şeklinde de olabilmektedir. Her iki şekilde de ülkeler arası uzmanlar arasında iletişim kurulması sınırlıdır. Uluslararası Yumurta ve Beslenme Konsorsiyumu sayesinde, Konsorsiyum üyeleri sağlık, beslenme, ileri araştırma ve bilgi paylaşımı konularında birbirleriyle iletişim halinde olabileceklerdir. Kaynak paylaşımı ve gereksiz bilgi kirliliğinden kurtulma daha kolay bir şekilde gerçekleşecektir. Diğer ülkeler ile irtibat halinde olunması yasal mevzuatların hazırlanmasında, yanlış anlaşmaların çürütülmesinde veya var olan bilginin paylaşılmasında veya yeni araştırmalar yapılmasında fayda sağlatacaktır. Konsorsiyumun: Fikir ve kaynak paylaşımı, araştırma, eğitim programlarının hazırlanması, kriz zamanlarında bilgi sağlanması,çalışmalarda tekrarlanmaların önlenmesi,Uluslararası uzmanların belirlenmesinde, fayda sağlaması beklenmektedir. İlk adım olarak Konsorsiyum, değişik ülkelerde yumurta endüstrisinde sağlık/beslenme alanında çalışan ve destek veren uzmanları belirleyecektir. Bu sayede uzmanlar arası diyalog kurulacak ve elde edilen bilgiler internet sitesi üzerinden paylaşılabilecektir. Kuruluşunun ilk haftalarında 20 ülke Konsorsiyumda yer almak istediğini belirtmiştir. Konsorsiyum hakkında bilgi almak veya Konsorsiyuma katılarak bu yeni oluşumun içerisinde yer almak isteyenler Uluslararası Yumurta Komisyonu Ofisi ile irtibata geçebilirler

 

Uluslararası Yumurta Komisyonu; Dünya yumurta üreticileri adına sosyal bir sorumluluk üstlenmiş ve hedefini; çevreye gözeterek, insan ve hayvan ihtiyaçlarını dengelemek olarak ifade etmektedir. Komisyon misyonunu; 1.Güvenli ve yüksek kaliteli protein üretmek, 2.Artan dünya nüfusu beslemek ve gıda güvencesine katkı sunmak 3.Besin seçeneği sunmak 4.Çevreyi gözetmek 5.Kanatlı sağlığını ve refahını güvenceye almak, olarak tanımlamaktadır.

 

 

 

 

Türk Tavukçuluk Sektörünün Kalbi Bu Kez Beyrut’ta İdi….

$
0
0

SONY DSCLübnan’nın Başkenti Beyrut’da 9 – 12 Nisan 2013 tarihleri arasında Ortadoğu’nun ve Ortadoğu’nun Afrika’ya yönelik uluslararası fuarlardan biri haline gelen  ve bu yıl 20. düzenlenen Horeca  2013 Fuarına Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu geniş bir katılım ve yoğun bir program ile iştirak ettiler.

 

Kanatlı Tanıtım Grubu’nun Yönetim Kurulu üyeleri gazeteciler ve personellerinden oluşan 12 kişilik bir heyet ile temsil edildiği fuar süresince ülkenin önemli firmaları İthalatçı Birlikleri ve Ticaret Odaları ile iş görüşmeleri ve toplantılar düzenlenerek ülkemiz Tavukçuluk Sektörü hakkında bilgiler paylaşıldı.

 

 

SONY DSCÖzellikle Afrika ve Ortadoğu pazarlarında çok güçlü durumda olan Lübnan’lı iş adamları ve firmalar ziyaret edilerek iş birliği değerlendirmeleri gerçekleştirildi.

 

Yapılan  görüşmelerde, Türk ürünlerinin kalite açısından Ortadoğu ve Afrika pazarlarında mevcut rakiplerine göre çok üstün konumda bulunduğu ayrıca Ortadoğu coğrafyasında yer alan ülkeler ile sahip olduğumuz coğrafi, kültürel ve tarihsel yakınlığın sektörün sahip olduğu ihracat hacminin yukarılara taşınması için bir şans paylaşıldı.

 

SONY DSCSöz konusu fuara, Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu’nu temsilen; Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve YUMBİR Başkanı Derya PALA , Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu Üyeleri  Sedat PAÇALI, Yüksel KÜÇÜK ve Sn Sedat PAÇALI  Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu Uzman personeli Mustafa YILMAZ İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği personeli Cihan HOŞ katıldılar.

Et yerine yumurta tüketin!

$
0
0

46251_375659792515716_1098772982_nSon dönemlerde etle ilgili yaşanan sıkıntılar tüketicileri de zor duruma soktu. Uzmanlar, et tüketmek istemeyen tüketicilerin protein ihtiyacını yumurtadan karşılamasını öneriyor.

 

Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) Genel Sekreteri Hüseyin Sungur, son zamanlarda Avrupa Birliği’nde (AB) meydana gelen “et skandalları”nın tüketicinin kuşkularını tetikleyip et tüketiminin daha da düşmesine neden olabileceğine değinerek, “Hayvansal protein açığını, her yerde kolayca bulunabilen ve en ucuz protein kaynağı olan yumurtayı daha fazla tüketerek giderebilirsiniz” tavsiyesinde bulundu.

 

Hüseyin Sungur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insan hayatı için gerekli gıdaların ve gıda etiketlerindeki bilgilerin güvenirliğinin her tüketicinin vazgeçilmez beklentisi olduğunu belirterek, gıdalarda yapılan hilelerin, tüketicinin beklentisini boşa çıkardığını, söz konusu ürünü ya geçici olarak ya da tamamen tüketmekten alıkoyduğunu söyledi.

 

Gıdada hile yapanlara her zaman her yerde rastlanabileceğine dikkati çeken Sungur, “Gıda skandallarına en son örnek de gıda güvenliği konusundaki katı tutumuyla bilinen AB’de, bazı işlenmiş hayvansal ürünlerde, köfte ve hazır dönerlerde at eti bulunması olayıdır. Geçmiş yıllarda ülkemizde de benzer olaylar yaşanmış, at ve eşek eti, sığır eti diye satılmıştır. Öte yandan ülkemizde etiket beyanında yüzde 100 dana eti denilmesine rağmen bazı et ürünlerine, diğer türlerin etlerinin karıştırıldığına şahit olmaktayız” diye konuştu.

 

“Tüm hayvansal ürünleri tüketmeye devam ediniz”

 

DSC_3163Sungur, Türkiye’de beslenme şeklinin, gelişmiş ülkelerin aksine bitkisel gıda ağırlıklı olduğunu ifade ederek, gelişmiş ülkelerde kişi başına günlük protein tüketiminin, 70 gramı hayvansal kaynaklı 102 gram olması karşın, Türkiye’de 17 gramı hayvansal kökenli 84 gram olduğunu kaydetti.

 

 ”Son haftalarda AB’de yaşanan et skandalları, tüketicilerin kuşkularını tetikleyebilecek ve ülkemizde zaten düşük olan et tüketiminin, daha da düşmesine neden olabilecektir” görüşünü dile getiren Sungur, şöyle konuştu:”Yumurta üreticileri olarak Türk tüketicisine diyoruz ki; başta et ve süt olmak üzere, tüm hayvansal ürünleri tüketmeye devam ediniz. Ancak sağlık ve gıda güvenliği endişesiyle ete mesafeli duruyorsanız, hayvansal protein açığını, her yerde kolayca bulunabilen ve en ucuz protein kaynağı olan yumurtayı daha fazla tüketerek giderebilir ve sağlıklı beslenebilirsiniz. Yumurta, ‘ölü enerji’ kaynakları olarak nitelendirilen et, süt ve peynir gibi protein depolarının aksine ‘canlı enerji’yi barındıran tek protein kaynağıdır.”

Sungur, yumurta proteininde, insan vücudunda sentezlenemeyen ve tüketilen besinlerle dışarıdan alınması gerekli “elzem amino asitlerin” bulunduğunu belirterek, yumurtanın bütün besinler içerisinde en kaliteli proteini içerdiğini sözlerine ekledi.

 

 

 

 

 

 


Keskinoğlu, Grubunda Ege Bölgesi’nin İhracat İkincisi Oldu

$
0
0

Keskin KeskinoğluKeskinoğlu, 2012’de yaptığı piliç eti, ileri işlem ürünleri ve yumurta ihracatıyla, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçılar Birliği tarafından en çok ihracat gerçekleştiren 2. firma olarak ödül aldı.

 

Bu yıl 50. yılına giren ve gerçekleştirdiği ihracatlarla Türkiye’yi uluslararası arenada temsil eden Keskinoğlu, 11 Nisan 2013’te Ege ihracatçılar Birliği’nde düzenlenen ödül töreninde, piliç eti, yumurta ve ileri işlem ürünleriyle gerçekleştirdiği 88 milyon dolarlık ihracatla bölgenin en çok ihracat yapan 2. firması olarak ödül aldı.

 

Keskinoğlu adına ödülü Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Sinan Kızıltan’dan alan Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu,“Ege Bölgesi’nin gelişme sürecinde bir payımız olmasından dolayı çok mutluyum. Bölge firmaları olarak Türkiye ihracatında payımız her geçen gün artıyor,  Egelilerin ihracatta çok daha büyük başarılara imza atacağımıza inanıyorum. Keskinoğlu olarak 2012’de toplam 88 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu yıl sonunda ihracatımızı yüzde 30 arttırarak 115 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Amacımız Egeli bir marka olarak Türkiye’yi bütün dünyada gururla temsil eden global bir marka olmak” dedi.

 

Keskinoğlu’nun başlıca ihracat gerçekleştirdiği ülkeler arasında; Amerika, Almanya, Abu Dhabi, Azerbaycan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Danimarka, Dubai, G.Afrika, Gine, Gürcistan, Hong Kong, Irak, İngiltere, İsviçre, İsrail, İsveç, Japonya, Katar, Kanada, Kıbrıs, Kosova, Kuveyt, Malezya, Maldivler, Mayotte Adaları, Makedonya, Norveç, Rusya, Singapur, Suudi Arabistan, Soçi, Özbekistan, Tacikistan, Ukrayna, Türkmenistan, Yemen ve KKTC yer alıyor.

Organik Tavukçuluk Sahtekarlıktan mı İbarettir?

$
0
0

 

TÜKETİCİLERİN VE ÜRETİCİLERİN ÖRGÜTLENMESİNİN KONUYLA İLGİSİ VAR MIDIR?

 

Prof.Dr. Tülin AKSOY

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, ANTALYA

tulinaks@akdeniz.edu.tr

 

 

 

 

"Serbest otlatmalı sistemde etçi tavuklar (Özgün, T. AKSOY, Antalya 2008)

“Serbest otlatmalı sistemde etçi tavuklar (Özgün, T. AKSOY, Antalya 2008)

 

Normalde tanesi 20-30 kuruş olan kafes tavuğu yumurtasını gübre ile bulaştırıp 80-90 kuruşa satmak da, 2 TL’lik çıkma tavukları organik tavukmuş gibi 25 TL‘ye pazarlamak da sahtekârlıktır ve ahlaksızlıktır. Bu durumun ortaya çıkarılması hem tüketicilerin suiistimalini önlemek hem de üreticiler arasında haksız rekabeti engellemek bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Çiftlik dergisinin bu haberini önemli ve gerekli buluyorum.

 

 

Her ne kadar bize pek sıklıkla başvurulmasa da, uzmanlık alanımızın (tavuk yetiştiriciliği) bu kadar popüler hale gelmesi konumuza olan inancımızı ve çalışma şevkimizi arttırıyor. Gündemde olan haber ve gelişmelerin tarafımızca da yorumlanmasının gerekli olduğundan hareketle, hem şeytanın hem de şeytan olmayanın avukatlığını yapmak isterim. Organik olmayan bir ürünü, hem de standart altı bir ürünü “organik” olarak satmak ahlaksızlıktır, ancak “organik ürün=sahtekârlık” eşitliğinin hafızalara yerleşmesi de sakıncalıdır.

 

Öğrencilerime derslerimde şunu söylerim; hem “organik hayvancılık tamamen safsatadır”  diyenlere hem de “tüm sorunlar organik üretimle çözülecektir”  diyenlere temkinli yaklaşın; birinci gruptakilerin son gelişme ve eğilimlerden pek haberi yoktur, literatürü yeterince takip etmiyorlardır ya da bu gelişmeler aleyhlerinedir, ikinci gruptakiler ise biraz hayalcidir.

 

Türkiye, Avrupa kıtasında en fazla tavuk eti üreten ülkedir ve yumurta üretiminde 3. sıradadır ancak 1. ile aramızdaki fark çok küçüktür. Tavukçuluk sektörümüz son derece başarılıdır. Kişi başı tüketim bakımından hala AB düzeyine ulaşamadık, ancak uyguladığımız teknoloji (üretim bilgisi) bakımından AB standartlarındayız. Peki, bizi bundan sonra hangi gelişmeler bekliyor? Bunu anlamak için, tavukçuluk sektörünün doğduğu ve geliştiği kıta Avrupa’sı ile ABD’ye bakmamız gerekmektedir. 

 

rDünyada üretilen ve tüketilen etin 1/3’i piliç etidir, bizde ise yarıdan biraz fazlası. Piliç etini yadsımak daha uzun süre mümkün olamayacaktır. 1970’li yıllardan bu yana batı ülkelerinde tarımın (bitkisel ve hayvansal) sürdürülebilirliği ve çiftlik hayvanlarının refahı konuları giderek toplumun daha fazla ilgisini çekmektedir. Tüketicilerden gelen talep üzerine AB ve ABD başta olmak üzere kalkınmış olan ülkelerde tavukçulukta, sürdürülebilirliği ve hayvan refahını daha fazla önemseyen organik üretim ve benzeri üretim modelleri gelişmiştir, bunlara genel olarak “alternatif sistemler” denilmektedir.   Konvansiyonel ya da standart üretim denen yığınsal üretimde amaç, en ucuza hayvansal gıda sağlamaktır. Bu sistemde yumurta tavukları 50-100 bin adet tavuk kapasiteli ve çok katlı kafesleri içeren tam çevre kontrollü kümeslerde barındırılır. Yığınsal piliç eti üretimi ise 50-100 bin adet pilicin bir arada yerde altlık (talaş, saman vb) üzerinde besiye alındığı çevre kontrollü kümeslerde yapılmaktadır.

 

Alternatif üretim modellerinin ortak özellikleri ise daha küçük ölçekli olması, hayvanların yüksek verim yönünde çok fazla zorlanmaması ve doğalarına daha uygun ortamlarda barındırılmasıdır. Alternatif sistemler söz konusu olduğunda, ideal olan “Organik Üretim”dir, ancak standart üretim ile organik üretim arasında yer alan ara modeller de vardır; kapalı yaygın (extansive indoor) sistemde hayvanlar yerde yetiştirilir ve daha fazla dolaşma alanı sağlanır, serbest dolaşımlı sistemlerde hayvan başına 1-2 m2 açık alan sağlanır, alanın otla kaplı olması sistemin kalitesini arttırır. En yüksek standartlara sahip olan organik tavukçulukta hem barındırma ve besleme hem de sağlık koruma bakımında oldukça sıkı kurallar vardır. Organik üretim başta olmak üzere bütün alternatif sistemlerin doğası gereği ürün maliyetleri daha yüksektir, dolayısıyla bu durum fiyatlara da yansıyacaktır. Bu ürünlere “Premium ürünler” yani yüksek değerli ürünler denir.

 

Hem tüketicinin suiistimal edilmemesi hem de üreticiler arasında haksız rekabete yol açılmaması için tüm alternatif üretim modelleri bağımsız sertifikalandırma kuruluşları tarafından sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Ülkemizde organik bitkisel ve hayvansal üretimi sertifikalandıran ve denetleyen sertifikalandırma kuruluşları vardır ve bunlar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından denetlenmektedir. Toplumsal duyarlılıktaki artışa paralel olarak bu denetimlerin daha etkin hale geleceğine inanıyorum. Bakanlık ilgili konularda mevzuatı sürekli yenilemektedir. Ancak organik olmayan alternatif sistemlerin denetlenmesi ve sınıflandırılması konusunda eksiklikler bulunmaktadır. Örneğin yer sisteminde yetiştirilen tavukların yumurtası, sanki açık alanlarda otlatılan tavukların yumurtası gibi pazarlanabilmektedir. Organik dışındaki standartlar da yasalarla belirlenmeli ve korunmalıdır.

 

123Yumurta tavuklarının kafeste barındırılmaları batı toplumunu daha fazla etkilediği için alternatif sistemler bu üretim dalında daha yaygındır. Tavukçuluk endüstrisinin gelişmeye başladığı 1950’li yıllarda İngiltere’de yumurta tavuklarının sadece % 8’i kafeste yetiştiriliyordu, 1980’de ise % 95’i. Ancak hayvan refahı konusundaki toplumsal duyarlılık neticesinde kafeste yetiştirilenlerin oranı 1999’da % 79’a, 2011’de ise % 49’a gerilemiştir ve kullanılan kafesler zenginleştirilmiş kafes denilen tavuk başına daha geniş alanın düştüğü, tünek ve folluk gibi detayların bulunduğu kafeslerdir. Yine 2011 itibariyle İngiltere’de yumurta tavuklarının % 4’ü yerde ve % 47’si açık alan içeren kümelerde yetiştirilmektedir (http://www.egginfo.co.uk/basic/egg-production). 2009 yılı itibariyle AB(25)’de yumurta üretiminin % 25’i alternatif sistemlerde gerçekleşmektedir (altlık sistem % 14, serbest dolaşımlı % 9, organik % 2).

 

Tavuk eti üretiminde ise alternatif sistemlerin payı daha düşüktür (% 2-5), “Fransa hariç”. Fransa’da 2006 yılında üretilen toplam 821.000 ton tavuk etinin sadece % 73’ü konvansiyonel yani standart üründür. Toplam üretimin % 16’sı (133 bin ton) “Label Rouge (LR, Kırmızı Etiket)” logosu taşıyan geniş otlaklarda yetiştirilmiş tavukların etidir. Üretimin % 8’i “Sertifiye Ürün” denilen ve daha yüksek kaliteli ürünlerdir, organik üretimin payı ise % 0.5’tir. LR ve sertifiye ürünlerin önemli bir kısmı da yerel etiketli ürünlerdir, yani dar bir bölgede özel yöntemlerle üretilir ve özel fiyatlarla satılır. LR ürünlerin payı % 16’dır ancak evde tüketilen tavuk etinin 1/3’i, evde tüketilen bütün tavuk karkaslarının ise 2/3’ü LR etiketlidir. LR tavuklar, 4.400 tavukluk küçük kümeslerde otlaklara çıkarılarak daha ileri yaşa kadar beside tutulur. Özel lezzeti, Fransızlar tarafından 2-3 kat yüksek fiyat ödenerek ödüllendirilir. “Endüstri-dışı (contra-industrial)”  olarak tanımlanan üretim modeli Fransa’da bir kırsal kalkınma aracı olarak başarıyla kullanılmıştır. Açık alanda yapılan tavukçulukta risklerin daha fazla olduğu düşünülür ancak LR tavuk karkaslarında Salmonella bakterisine rastlama yaygınlığı endüstriyel ürünlerin % 10’u düzeyindedir. Tavukların hareket etmesinin sağlık açısından avantajları, daha düşük verimli ve dolayısıyla daha dayanıklı hayvanların kullanılması ve sıkı denetimler bu sonuçta etkilidir. Daha yüksek maliyet nedeni ile yakın gelecekte tüm üretimin LR tarzında olması beklenmese de LR tavukçuluk Fransa’da önemli bir seçenek olmaya devam edecektir.

 

Şimdi hep birlikte bir fikir jimnastiği yapalım, Türkiye’de yılda 1.700.000 ton tavuk eti üretiliyor, bunun % 10’unun (170.000 ton/yıl)  LR benzeri bir sitemde üretildiğini varsayalım. Söz konusu sistemde bir kümeste en fazla 4.000-4.500 piliç bakılabilir, çiftçilerin 2’şer kümesi olduğunu ve bir yılda 3 parti üretim yaptıklarını varsayarsak, bu miktarda üretim 3.000-3.500 adet işletmede gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla diğer hizmet verenlerle birlikte 4-5 bin aileye geçim sağlamak söz konusu olacaktır. Yıllık 170.000 ton üretimi, endüstride 100.000 piliç kapasiteli 140 kümeste üretmek mümkündür,  2 tane 100.000’lik kümesi olan 70 adet çiftlikte bu üretim gerçekleştirilebilir. Doğaldır ki 70 işletme ile yapılacak bir üretimi 4.000 adet üretici ile gerçekleştirmek kolay değildir. Ancak yüksek işsizlikle mücadele etmek ve hızla kentleşmenin getirdiği sorunlarla boğuşmak da kolay değildir. Türkiye giderek azalan ancak hala yüksek kırsal nüfusa ( % 23) sahiptir ve bu gibi seçenekleri kırsal kalkınma için ajandanın daha üst sıralarına ciddiyetle almalıdır.

 

Endüstrinin “tavukçulukta bizim istediğimiz kadar modernleşelim, batıda var olanların istediğimiz kadarını alalım, koşulları sadece biz belirleyelim” deme hakkı ve şansı yoktur. Bizim kültürümüzde velinimet olan müşterinin, diğer bir ifade ile tüketicinin beklentileri giderek artacaktır, endüstri buna kendini alıştırmalı ve hazırlamalıdır.

 

Sertifikasyon mekanizmasına güvenelim mi? Ben güvenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak” ideal olan nedir?” sorusuna cevap olarak bir örnek vermek isterim. İngiltere’de organik tarım sertifikasyonunun önemli kısmını gerçekleştiren “Soil Association (Toprak Derneği)”, 1946 yılında kurulmuş bir yardım derneğidir, sivil toplumun geliştiği ülkelerde organik tarımı sivil toplum kuruluşları denetlemektedir (http://www.soilassociation.org/). Soil Association, günümüz İngiltere’sinde sağlıklı gıda, sürdürülebilir tarım ve arazilerin kullanımı konularında liderlik yapmaktadır, politika oluşturmaktadır. İngiltere’de toplumun yaklaşık yarısının bağışçı olarak desteklediği RSPCA’nın (hayvanları koruma derneği) yan kuruluşu olan Freedom Food (Özgür Gıda)”  ise çiftlik güvenliği ve gıda etiketleme organı yani bir çeşit sertifikasyon kuruluşudur ve bağışlarla ayakta durur. Freedom Food etiketi taşıyan hayvansal gıdalar, hayvan refahına özen gösteren işletmelerde üretilmiş demektir, bu işletmeler dernekte çalışan uzmanlar tarafından habersiz şekilde denetlenmektedir. Hayvanların daha mutlu olması için tüketicilerin önemli bir bölümü bu etiketi taşıyan ürünlere daha yüksek fiyat ödemeye hazırdır.

 

Toplumun daha iyiyi, daha kaliteliyi talep etmesi hakkıdır, gelir ve eğitim düzeyimiz yükseldikçe talepler niteliksel ve niceliksel olarak artacaktır. Ancak bu taleplerin karşılığını bulması için tüketicilerin İngiltere örneğinde olduğu gibi örgütlenmesi, taleplerinin karşılanıp karşılanmadığını da bizzat STK’ler aracılığı ile kendisinin kontrol etmesi gerekmektedir. Endüstri dışı hayvansal üretimin Fransa’daki en başarılı uygulaması için de, yine üreticilerin örgütlenmesi zorunludur.

 

Herkes tavuk etine odaklandı, ben de tavukçuluktan yola çıkarak örgütlenmeye ve örgütlü şekilde etkin olama konularına. Ülkemiz insanlarının, bu konularda da başarılı şekilde örgütlenip etkin olmaya başlaması kalıcı çözümün şartıdır. Ülkemizde artık tavuk eti ve yumurta üreticilerinin örgütlenebilmesi sevindirici gelişmelerdir; bakalım tüketiciler daha sağlıklı ve kaliteli gıda, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve bu bağlamda sertifikasyon-denetim konularında ne zaman örgütlenebilecek ve etkin hale gelebilecek? Küçük üreticilerimiz, ilgili kamu kuruluşları ve üniversitelerimizin de katkıları ile örgütlenerek başarılı üretim modellerini hayata geçirebilecek mi?

 

Unutmayalım her şeyin bir bedeli var, daha sağlıklı beslenmenin de, çocuklarımıza daha sürdürülebilir bir dünya bırakmanın da.

 

Saygılarımla.

 

18 Nisan 2013

Almanya’da kuş gribi alarmı

$
0
0

Yabancı Misafirler 032Almanya’nın Osnabrück bölgesinde kuş gribi nedeniyle 19 bin hindi itlaf edildi.

 

Almanya’da kuş gribi nedeniyle hindiler itlaf ediliyor.

 

Aşağı Saksonya Tarım Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Osnabrück bölgesininde kuş gribinin hafif bir türüne rastlanmasından dolayı hindilerin itlaf edildiği bildirildi.

 

İnsanlar için bir tehlikenin bulunmadığı ifade edilen açıklamada, bölgenin 21 gün karantinaya alınacağı bildirildi.

 

Aynı bölgede geçen hafta iki çiftlikte kuş gribinden dolayı yaklaşık 27 bin hindi itlaf edilmişti.

 

trthaber

Tahta kasaya samana kanmayın

$
0
0

2Yıllardır bazı kötü niyetli insanların tüketiciye  birçok sahtekarlık yaparak  “Organik ” diye sundukları kanatlı ürünleri yayınlarımız Çiftlik Dergisi ve www.ciftlikdergisi.com.tr sizlere duyurulmaktadır.

 

Bu yayınlarımızın geç olsa da  ulusal yayın organlarında yer alması sevindiricidir.

 

Birçok yazılı ve görsel yayın organlarında yer alan tavukçuluk  haberlerinde hala tüketici yanıltılmaktadır.Şöyle ki;

 

ÜRETİMDEN ÇIKARILAN YUMURTA TAVUKLARI

 

Çeşitli kez uyardığımız halde üretim çiftliklerinde ekonomik ömrünü doldurmuş ve eskiden yem katkısı olarak kullanılan tavuklar semt pazarlarında ve bazı kasap dükkanlarında hala köy tavuğu adı altında yüksek fiyatlarla satılmaktadır.Adeti 2 liradan çiftliklerden toplanan bu tavuklar market ve kasaplarda köy tavuğu diye adedi 20-25 liradan satılmaktadır.Yemek programlarında bile “Köy tavuğu geç pişer ” denilerek yine tüketici aldatılmaktadır. Aynı şekilde sanayi yumurtasını alan bazı kötü niyetli kişiler bu ürünleri gübreye batırıp saman dolu sepetlerle çok yüksek fiyata köy yumurtası adı ile satmaktadırlar.

 

Bu yayınlarımız üzerine TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman “Adında ‘doğal, köy’ gibi ifadelerin yer alması, tahta kasalar veya samanlar içerisinde satışa sunulması o ürünün organik olduğu anlamına gelmez” diyerek sahtekarlığa dikkat çekti.

 

Petek Atama bu konuda şu açıklamalarda bulunarak;

 

1TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, tavuk ve yumurtanın, klasik veya organik hangi yöntemle yetiştirilmiş olursa olsun, “güvenli” kabul edilebilmesi için yasalarla oluşturulan kurallara uygun üretilmesi ve tüketiciye ulaşması gerektiğini belirtti.

 

“Organik”, “Free Range (Serbest gezinen)”, “Doğal Besi”, “Doğal” ve “Köy” ibareleriyle satışa sunulan tavuk eti ve yumurtayla ilgili soruları yanıtlayan Ataman, organik tarımın, tarım ve veteriner ilaçları ile kimyasal gübrelerin kullanımından kaynaklı kalıntı ve çevre kirliliği sorununu çözmek amacıyla ortaya çıktığına dikkati çekti.

 

Ataman, bu nedenle organik üretimde kullanılan tohumdan yeme, toprağın yapısından hayvan barınağı/kafesin özelliklerine kadar her şeyin kurala bağlandığını söyledi.

 

Ağırlıkla biyolojik mücadele yöntemleri kullanılması nedeniyle organik ürünlerde, kuralına uygun üretildiğinde kalıntı riski bulunmadığını kaydeden Ataman, “Bu açıdan, sağlıklı ürünlerdir. Ancak bu ürünler, mikrobiyolojik bulaşılar, hastalık etmenleri içermeleri açısından daha az riskli değillerdir. Diğer yandan kuralına uygun olarak üretilen ancak organik olmayan ürünler de insan sağlığına uygun ürünlerdir. İçerebilecekleri maksimum kalıntı limitleri belirlenmiştir. Her iki durumda da önemli olan, mevzuatla belirlenen kuralların etkin biçimde denetimidir” diye konuştu.

 

Ataman, organik ürünleri tercih eden bir tüketici topluluğu bulunduğuna değinerek, şöyle devam etti: “Ancak bir de yaratılan bilgi kirliliği nedeniyle organik ürünler dışındaki ürünlerin, özellikle gelişen teknolojiye bağlı olarak gelişmiş tekniklerin kullanımıyla üretilen ürünlerin sağlığa zararlı olduğuna inandırılmış ve klasik yöntemlerle üretilen ürünlerden korkar hale getirilmiş bir tüketici grubu var. Hal böyle olunca, organik ürünlere yönelim de çok artıyor, bu hassasiyeti kullanmaya çalışanlar da çıkıyor.

 

Ülkemizde ürünleri organik olmadığı halde organikmiş izlenimi uyandıranlar, akıl karıştırıcı biçimde ve piyasa değerinin çok üzerinde fiyatla ürünlerini pazarlamaktadır.” Organik ürünlerin fiyatının, klasik ürünlere göre fazlalığının normal olduğuna işaret eden Ataman,”Ancak oluşan tüketici hassasiyetiyle fiyat farkı, zaman zaman mantıklı bir biçimde açıklanamayan boyutlara varmaktadır” dedi.

 

“Birçok ürün, organik iddiası veya imasıyla tüketiciye ulaşabiliyor”

 

4Petek Ataman, organik ürünlerin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş kurumlarca sertifikalandırıldığına ve kontrol edildiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Bakanlığın, kurduğu bu sistemin doğru işleyip işlemediğini de denetlemesi gerekiyor. Yani hem yetkilendirdiği kurumları hem de örnekleme yöntemiyle piyasadaki organik ürünleri denetlemesi gerekiyor. Bu denetimlerin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Organik olmayan birçok ürün, organik iddiası veya imasıyla tüketiciye ulaşabiliyor. Bu sistemde izlenebilirlik de çok önemli. Organik üretim konusunda sertifikalandırılmış olan kuruluş veya kişi tarafından üretilebilecek ürünün miktarı,bellidir. İşletme kapasitesi, kümes büyüklüğü, aslında somut verileri sunar. Pazardaki ürünün bu miktara uygun olup olmadığının denetlenmesi, en az sertifikalı olup olmadığının denetlenmesi kadar önemlidir. İster klasik, ister organik yöntemle yetiştirilsin, ürünler, yasalarla oluşturulan kurallara uygun olarak üretildiği ve tüketiciye ulaşması sağlandığı sürece güvenlidir. Önemli olan bu kurallara uygunluğun denetiminin etkin biçimde yapılması, usulsüzlük yapanları caydırıcı uygulamaların hayata geçirilmesidir.”

 

“Köyde üretilmesi, organik olduğu anlamı taşımaz”

 

Bir ürünün köyde hatta kendi bahçemiz ya da çiftliğimizde üretilmesinin, “organik” olduğu anlamı taşımadığına işaret çeken Ataman, kullanılan girdilerden, temizlik ve dezenfeksiyonda kullanılan malzemelerin tümüne, üretimde kullanılan yöntemlere kadar tüm ayrıntıların kurallara uygun olması gerektiğini, üretimin yapıldığı yerin yakınından geçen bir karayolu ya da çevrede bulunan sanayi tesisinin varlığının, üründe hiçbir kimyasal girdi kullanılmasa dahi organik olma koşullarının bozulmasına yol açabileceğini anlattı.

 

Ataman, bir ürünün organik olduğunun, etiketinde yer alan Türkiye logosundan anlaşılabileceğini belirterek, adında “doğal”, “köy” gibi ifadelerin yer almasının, tahta kasalar veya samanlar içerisinde satışa sunulmasının, o ürünün organik olduğu anlamına gelmediğini ifade etti.

 

Antibiyotik kullanımı

 

Organik hayvansal üretimde birincil hedefin, hastalıkları önleyici tedbirler uygulanması olduğunu vurgulayan Ataman, “Ancak buna rağmen hayvan sağlığı için zorunlu durumlarda yetkilendirilmiş kurumun izniyle antibiyotik kullanımı mümkündür. Bu durumda, antibiyotik kullanımıyla bu hayvanlardan organik ürün elde edilme tarihi arasındaki bekleme süresi, klasik yetiştiriciliktekinin iki katıdır. Diğer yandan, klasik yetiştiricilikte de sanıldığı gibi yemlere hastalıklara önleme amacıyla antibiyotik ilavesi  serbest değildir. Önemli olan, her iki durumda da denetimlerin iyi yapılması ve yasal arınma sürelerine uyulduğunun garanti edilmesidir” diye konuştu.

Tavuk Üretiminde Bazı Uygulamalar…Prof.Dr.F.Tahir Aksoy

$
0
0

Prof. Dr. F. Tahir Aksoy 

(ftaksoy@yahoo.com)

 

Broiler_PA2Hayvansal üretim içerisinde tavuklar, kısa zamanda büyük miktarlarda üretilebilmeleri, biyolojik verimliliklerinin yüksek oluşu, ürünlerinin besin değerlerinin yüksek olması ve iyi pazar bulması gibi nedenlere bağlı olarak önemli bir yer tutar. Bu yazının başında; Dünya’nın genel sorunları, piliç eti ve yumurta üretiminin geçmişi ve muhtemel geleceği konusunda kısa bir özet yapıldı ve ardından günümüzde sıklıkla kullanılmaya başlanan Fabrika Çiftlikler (factory farms), Çiftlikten Sofraya Denetim(from farm to table), Organik Üretim (organic production) gibi bazı kavramların kısa tanımları yapıldı.

 

Batı dünyasında;  “Çok üret, çok tüket, refah içinde yaşa” felsefesi 1960’lı yılların başında insanlığın kurtuluşu olarak görülüyordu. Bu dönemlerde çevre sorunları toplumların gündemine girmeye başladı. Zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U-Thant, 1969 yılında üye ülkelere çevrenin korunması konusunda birleşme çağrısı yaptı. Roma Kulübü olarak anılan özel bir kuruluşun MIT’ye (Massachussets Institute of Technology) hazırlattığı rapor 1972 yılında yayınlandı ve çok büyük yankı uyandırdı. Bu yayında, nüfus ve sanayi üretiminin sabit hızla artacağı, besin maddesi ve hammadde artışında sınırlar olduğu ve dünyanın hammadde kaynaklarının tükeneceği ve nihayet çevre kirliliğinin giderek artacağı görüşü savunuldu. Büyük yankı yapan bu çalışma 18. yüzyılın sonlarında tartışılan MALTHUS teorisini biraz andırıyordu. Dünyanın geleceği konusunda “iyimserlerle,  kötümserler” arasında yine büyük tartışmalar oldu. Thomas Robert Malthus (d. 1766 – ö. 1834) İngiliz nüfus bilimci, ve ekonomi politik teorisyenidir.  İnsanların geleceği konularında karamsar kuramları ile ünlüdür.  1789 yılında, nüfusbilimi için çok önemli kurallara imza atan çalışması, “Nüfus Artışı Hakkında Araştırma“yı yayımladı. Daha sonra 1803 yılında bu eserini gözden geçirip tekrar yayımladı. Çalışması büyük yankılar uyandırmış ve birçok yeni tartışmaya neden olmuştur. Bu fikrinin temeli şudur: uygun şartlarda herhangi bir kısıtlayıcı faktör (salgın hastalık vb.) yoksa nüfus geometrik dizi biçiminde artar (2, 4, 8, 16, 32, 64, …), oysa besin maddeleri aritmetik dizi biçiminde artar (1, 2, 3, 4, 5, 6,)

 

576577_217134601729989_100003003535981_363190_172539821_nBİRLEŞMİŞ MİLLETLER, 1972 yılının Haziran ayında Stockholm’de bir çevre konferansı düzenledi. Böylece çevre sorunu, uluslar arası büyük bir boyut kazandı. Ayni kuruluş 1987 yılında sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin anlatıldığı “ORTAK GELECEĞİMİZ”  adlı bir rapor yayınladı. Birleşmiş milletlerin ikinci çevre toplantısı, tam 20 yıl sonra 1992 yılında yapılan “RİO KONFERANSI” oldu. Bu konferansta da “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA” benimsendi ve daha açık şekilde tanımlandı. Buna göre sürdürülebilir kalkınma; doğal sermayeyi tüketmeyen, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılama olanaklarını ellerinden almayan, ekonomi ve eko sistem arasındaki dengeyi koruyan, ekolojik açıdan sürdürülebilir bir kalkınmadır.

 

Bu arada küresel ısınma ve iklim değişikliği tartışmaları başladı. Birleşmiş Milletlerin iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi / Kyoto protokolü, 11 Aralık 1997’de tamamlandı. Bu protokol, sanayi uygulamaları esnasında oluşan 6 adet gazın, atmosfer içinde çoğalıp sera etkisi oluşturmasına karşı her ülkede kısıtlayıcı önlemler alınmasını öneriyordu. Protokol, 16 Mart 1998, 16 Mart  1999 tarihleri arasında ülkelerin imzasına açık tutuldu. İlkten herkes tarafından benimsenir gibi görünen protokole AB ülkelerinin tam desteği sürerken, sonradan ABD ve RUSYA gibi kimi ülkelerce çekinceler kondu. Küresel ısınmanın başka nedenleri de tartışıldı. Gelişmiş sanayi işletmelerinin bu gazların sınırlandırılması karşısında görecekleri muhtemel zararın en aza indirilmesi tartışmaları gündeme geldi. Bu tartışmaların bir süre daha devam edeceği söylenebilir.

 

Gelişmiş ülkeler son elli yıl içinde her alandaki üretimde büyük bir değişim içine girdiler.  Yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve birim başına üretimin artırılması yanında hızla artan Dünya nüfusu ile birlikte pek çok sorun ortaya çıktı.  Yeryüzü kaynaklarının sınırlı olduğu ve korunması gerekliliği öğrenildi.

 

Sonuçta;  sanayi ötesi toplumların veya bilgi toplumlarının oluşması bekleniyor (Erkan H. 1992). Bu değişimin hangi boyutlara uzanacağı henüz tam olarak bilinmiyor.  Bu yapılanmanın iki önemli özelliği bulunuyor. Bunların birincisi; çok bilgi üretilmesi, bilginin değerlendirilmesi, bilgi ve habere çabuk, kolay ve ucuz ulaşılması. Bilgisayar, internet, televizyon, yazılı ve görsel basın, her düzeyden araştırma kuruluşları bu aşamanın önemli araçları sayılabilir. Bilgi toplumlarının ikinci özelliği, bilgili ve pek çok konuda duyarlı insanlardan oluşmasıdır. İnsanlar daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü olmaya yöneldiler.

 

536047_217104095066373_100003003535981_363031_829318229_nFabrika çiftlikler: Bu çiftlikler endüstriyel hayvancılık işletmeleridir. Buralarda hayvanlar hayvan refahı kuralları uyarınca ve yasal olan yoğun yerleşim sıklığında bulundurulurlar. Broiler ve yumurtacı piliçlerin üretiminde bu uygulama yaygındır.  Bu uygulama dana eti ve inek sütü üretiminde de yaygındır.  Bu çiftliklerle ilgili olarak çeşitli tartışmaların ardından günümüzde ‘’kümesten ya da ahırdan sofraya gıda denetimi (food inspection from farm to fork), antibiyotiklerin doğru kullanımı   (purudent use of antibiotics), hayvan gönenci ( animal welfare), sürdürülebilir hayvansal üretim (sustainable animal production) ’’ gibi konularda çeşitli kural ve yönetmelikler geliştirilmiştir. Devlete ait çeşitli kurumlar bu denetimleri yapmakla görevlendirilmiştir. Fabrika çiftlikler sayesinde insanlar daha ekonomik,  sağlıklı ve yeterli beslenme olanaklarına kavuşmaktadır.

 

Organik yumurta ve broiler üretimi: Toprağın, çevresel sistemin (ekolojik) ve insan ve hayvan sağlığının sürdürülebilir olmasını gözeten bir üretim şeklidir. Bu üretim şekli; çevreyle ilgili süreçlere, biyolojik çeşitliliğe ve yerel koşullara göre uyarlanmış döngülere dayanır. Organik üretimde doğal olmayan gübre, hormon, antibiyotik ve GDO kullanılmaz.  Üretim maliyetleri daha yüksektir. Bu üretim kontrollü ve sertifikalı bir üretim şeklidir. Üretimin yasal kuruluşlarca denetlenmesi aksatılırsa çeşitli sahtekârlıklar sahnelenebilir.  Bu üretimde üreticinin ruhsatlandırılması ve ürünlerin yasal pul ile işaretlenmesi esas olmalıdır. Milletlerarası Organik Tarım Federasyonu (IFOAM) 1972 yılında kurulmuştur. Organik üretimde giderler daha fazladır. Zamanla koşullar elverdiği şakilde bu üretimin tüm Dünya’da yaygınlaşması arzu edilmektedir.

 

Not: Bu makale ile ilgili kaynaklar yazarından istenebilir

Uluslararası 2.Beyazet Kongresi Gala Yemeği Muhteşem Oldu

$
0
0
DSC_404424/28 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya’da yapılan 2.Uluslararası Beyazet Kongresi’ne katılan sektör ilgilileri  son gün verilen gala yemeğinde“Yumurtanın Kulp’u Yok,Gözlerimde Uyku Yok” şarkısıyla coştular.
DSC_3641DSC_3611
DSC_3851DSC_3824
DSC_3629DSC_4013
DSC_4015DSC_4112
,
DSC_4011DSC_4097
DSC_3973DSC_4006
Dört gün süren toplantılar sonunda verilen gala yemeğinde 1400 katılımcı hem sohbet ettiler hem de ödüllerini alarak birbirlerini kutladılar.Geç saatlere kadar devam eden gala yemeğinde ilginç sahneler de yaşandı.
DSC_3916DSC_4007
DSC_3778487968_10151392043650222_1536408188_n
DSC_3674
310039_10151397844060222_1382295041_n
Tüm dünya sektöründe yaşanan sıkıntıları dile getiren katılımcılar orkestranın sürpriz bir şekilde çalmaya başladığı “Yumurtanın Kulp’u yok,Gözlerimde Uyku Yok” şarkısı ile coştular.

Kümeslerden Kirli Yumurta Çıkmayacak

$
0
0
946525_10200462632902911_2018013052_nYumurta üreticilerinin sağlam ve temiz yumurta fiyatlarına göre daha ucuza sattıkları kirli ama sağlam yumurtaları kirlerinden arındırarak normal fiyattan satabilmelerini sağlayan temizleme makinesi kanatlı sektörünü sevindirdi.
Üreticilerin kazançlarını artırmak için Afyon merkezli Zorel Makina tarafından yumurta üreticilerine sunulan temizleme makinasına elle yerleştirilen yumurtalar önce ılık su ile kirleri yumuşatıldıktan sonra temizleme ünitesine aktarılarak 2 kademeli özel fırçalar yardımı ile önce kaba kirlerinden arındırılıyor.Daha sonra 2 kademeli parlatma fırçaları ile temizlenerek tamamen kirlerinden kurtuluyor.
577719_10200462652503401_723695959_n
Makinada üç farklı temizleme modu bulunuyor. Yumurtanın kirlilik derecesine göre bu modlardan herhangi birtanesi seçiliyor.
1. mod: çok kirli
2. mod: kirli
3. mod: az kirli
 
Makina uzunluğu: 10mt
Makina genişliği: 1mt
temizleme kapasitesi: max 7000adet/1saat
su ısıtıcı adeti: 4
fırça adeti: 8
makinanın şasesinin tamamı paslanmaz çelikten imal edilmektedir

Kanatlı Ürünleri Üretimi Arttı

$
0
0
543708_315724311839380_972275295_nÜlkemizde Mart 2013 ayında 88 milyon tavuk,1.4 milyar da yumurta üretimi gerçekleştirildi.
 (TÜİK) Türkiye İstatistik Kurumu kanatlı üretimi istatistiklerini açıkladı.Bildirildiğine  göre   tavuk yumurtası üretimi Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 6,2 artarken, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10 arttı ve 1,4 milyar oldu.
294 bin hindi, 87 milyon tavuk kesildi. Kesilen tavuk sayısı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 7,5, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 2,8 arttı. Martta kesilen hindi sayısı aylık bazda yüzde 26,2 artarken, yıllık bazda yüzde 9,7 azaldı. Tavuk eti üretimi 141 bin 32 ton, hindi eti üretimi ise 2 bin 727 ton olarak gerçekleşti.
Kanatlı eti üretimi Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 10,3 artarken, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı. Söz konusu dönemde hindi eti üretimi ise aylık bazda yüzde 30,9 artarken, yıllık bazda yüzde 10,4 azaldı.

İki demet Roka Fiyatına Bir Kilo Beyaz Et Pahalı mı?

$
0
0
2583333047_8457d4dfa1_o
SERDAR KONURALP
Yıllık 1 Milyon 800 bin ton üretim kapasitesine sahip beyaz et sektörü mangal sezonunun açılması ile canlanmaya başladı.
Aylardır gerek girdi fiyatlarının artışı ve gerekse balık sezonu nedeniyle büyük sıkıntı çeken beyaz et sektörü havaların ısınması ve mangal mevsiminin açılması ile  kendine gelmeye başladı.
Basın yayın organlarında beyaz et fiyatlarının arttığı haberlerine yanıt veren Beypi Genel Müdürü v e Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Başkanı Dr.Sait Koca fiyatların geçen yılkı Kurban Bayramı öncesine geldiğini hatırlattı.Beyaz et tüketiminin Kurban Bayramı sonrasında dip yaptığını kaydeden Koca, bahar aylarıyla artan tüketimin turizm sezonunda en yüksek seviyeye ulaştığını söyledi. Geçen yıl Kurban Bayramının ardından balık sezonunun başladığını aktaran Koca, “Balığın bol olması kış sezonunda bizi etkidi. Şu anda arttı denilen fiyatlar aslında geçen yıl Kurban Bayramı öncesinin seviyesine ulaştı. Fiyatlar Ramazan ayına kadar bu seviyede seyreder. Daha sonra biraz hareketlenebilir .Rusya, şu anda ABD’den alıyor. Kendi üretimleri de artıyor. Bu pazar bize kapalı” diye konuştu.”
602900_281703818618491_929682723_n
Beyaz Et’in yıllık 1 milyon 700 bin ton beyaz et üretimi bulunduğunu kaydeden Sait Koca, aylık 30-35 bin tonun ihraç edildiğini söyledi. Üretimin 40-50 bin tonunun turistik tesislerde, kalanının da iç piyasada tüketildiğini dile getiren Koca, iç tüketimde anormal bir artışın olmadığını ifade etti.Beyaz Et’in geçen yıl  567 milyon dolar civarında olan ihracatının bu yıl 750 milyon doları bulacağını dile getiren Koca, Japonya, Çin, Filipinler, Suudi Arabistan gibi hedef pazarlara ihracatın her geçen gün arttığını kaydetti. Rusya pazarına ihracat konusunda başarılı olamadıklarını vurgulayan.
SEBZE v VE ET FİYATLARINI KİMSE KONU ETMİYOR
Beyaz Et sektörü temsilcileri  market ve pazarlardaki sebze ve kırmızı et fiyatlarını kimsenin görmek istemediğine işaret ederken ” Dana bonfilenin kilosu 60,antrekot 45,kuzu kemiksiz 38,biftek 40 tl’ye satılıyor.Bir demet roka 3,atom salata 4,pazı ise 3 tl. İki demet roka fiyatına beyat etin kilosunu satıyoruz.Bunun neresi pahalı?”diyerek dert yandılar.
YUMURTADAKİ DÜŞÜŞ DEVAM EDİYOR 
Aylardır düşüş içindeki yumurta fiyatları bu haftada piyasanın borsası sayılan başmakçı Kooperatifinde en iri ürünün 13 kuruştan işlem görmesi sekörü düşünmeye sevketti.
Bu düşük fiyata rağmen er iri yumurtanın 13 kuruş belirlendiği tavsiye fiyatına rağmen orta boy yumurtanın 30 kuruştan pazar ve marketlerde satılması tüketici ve üreticileri şaşkına çeviriyor.Yani ne kadar fiyat düşerse düşsün market ve pazarlardaki aracılar fiyatları düşürmüyorlar.

Afyon Tavuk Gübresi İle Aydınlatılacak

$
0
0
f298451f-20e6-4bc8-91b1-49c3e5e5d068
Afyonkarahisar’da tavuk gübresinden elektrik ve ısı üretecek olan Türkiye’nin ilk biyogaz enerji santrali olan Afyon Biyogaz Enerji Santrali, ilin elektrik ihtiyacının yüzde 4′ünü karşılayacak.
Vali İrfan Balkanlıoğlu, Afyonkarahisar için hem çevre kirliliğini önlemek hem de Afyonkarahisar’ın enerji ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacak tesis inşaatında incelemelerde bulundu. Afyon Biyogaz Enerji Santrali hakkında firma ortaklarından Şükrü Genelioğlu tesisle ilgili bilgi verdi.
Genelioğlu, “Afyonkarahisar Sülümenli Belediyesi yolu üzerinde yapımı devam eden santralin tamamlanmasından sonra tavuk gübresinden saatte 4 megavat elektrik ve bin 100 kilovat ısının yanı sıra 35 ton katı, 45 ton sıvı olmak üzere tarımda kullanılmaya uygun kokusuz gübre üretilecek. Aynı zamanda santralin faaliyete geçmesinden sonra günlük 140 ton organik hammadde işlenerek 9 bin metreküp biyogaz elde edilecek. ” dedi.
İrfan Balkanlıoğlu da böyle bir tesisin faaliyete girmesinin son derece önemli olduğunu söyledi. Balkanlıoğlu, “Daha az maliyetle elektrik kullanmak ve çevre kirliliklerinin önüne geçilmesinde büyük bir katkı sağlayacağına inandığım Afyon Biyogaz Enerji Santrali’nin yapılmasında sayısız fayda görüyorum. Çevre kirliliğiyle birlikte, enerji ve tarımda kullanılabilecek gübre olarak üretilmesi de oldukça önemli. Santralin ilimize kazandırılmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.” dedi.

Çin’de Kuş gribi 3 can daha aldı

$
0
0
Ayutthaya, 80 km north of Bangkok July 6, 2004.Çin’de yeni tip kuş gribi H7N9 virüsünden 3 kişi daha öldü.13 Mayıs
Son kayıplarla toplam ölü sayısı 35′e yükseldi.
Ülkede kuş gribinin şimdiye kadar 130 kişiye bulaştığı bildiriliyor.
2003 yılında salgına dönüşen kuş gribi virüsü H5N1′e kıyasla, yeni virüs, kanatlı hayvanlardan insanlara daha kolay geçiyor.
2003 yılındaki kuş gribi salgınında 300 kişi ölmüştü.

Yurt İçinde Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünlerin Nakilleri Hakkında Yönetmelik

$
0
0

Resmî Gazete

Sayı : 28647 17/12/2011
YÖNETMELİK

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:

YURT İÇİNDE CANLI HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERİN

NAKİLLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

 

 

559426_161958827265644_26334785_nMADDE 1 – 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yurt İçinde
Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünlerin Nakilleri Hakkında Yönetmeliğin 5 inci maddesinin
beşinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.

“(2) Ticarete konu olmayan ev ve süs hayvanlarının nakilleri haricinde, iller arasında
yapılacak olan hayvan ve hayvansal ürünlerin sevkleri esnasında veteriner sağlık raporunun
bulundurulması zorunludur.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“(1) Sığır cinsi hayvanların il içi nakillerinde hayvan pasaportlarının nakil esnasında
hayvanların beraberinde bulundurulması zorunludur. İller arası sevklerinde, işletmenin bağlı
bulunduğu il/ilçe müdürlüğü tarafından hayvan pasaportları kontrol edilerek veteriner sağlık
raporu düzenlenir.”

MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.

“(1) Koyun ve keçi türü hayvanların il içi nakillerinde nakil belgesinin nakil esnasında
hayvanların beraberinde bulundurulması zorunludur. İller arası sevklerinde işletmenin bağlı
bulunduğu il/ilçe müdürlüğü tarafından nakil belgesi kontrol edilerek veteriner sağlık raporu
düzenlenir.”

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Kanatlı hayvanların il içi sevkleri nakil beyannamesi ile yapılır.

(2) İller arasında yapılacak olan kanatlı hayvan sevklerinde nakil beyannamesine istinaden
düzenlenen veteriner sağlık raporunun bulundurulması zorunludur.”

MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Denizlerden ve iç sulardan avcılık yoluyla elde edilen balıkçılık ürünlerinin su ürünleri
toptan satış merkezinden veya su ürünleri halinden başka illere nakillerinde birinci fıkrada
belirtilen belgelere istinaden düzenlenen veteriner sağlık raporunun bulundurulması
zorunludur.

(3) Denizlerde ve iç sularda bulunan üretim tesislerinden yetiştiricilik yoluyla elde edilen canlı
balık ve balıkçılık ürünlerinin il içi sevkleri nakil beyannamesi ile yapılır. İller arası sevklerde
nakil beyannamesine istinaden düzenlenen veteriner sağlık raporunun bulundurulması
zorunludur.”

MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.

“(1) Arıların il içi nakillerinde Bakanlık veri tabanından alınmış, işletme tescil belgesinin
bulundurulması zorunludur.

(2) Gezginci arıcılar, her yılın ilk hareketinde arılarını başka illere sevk ederken, işletme
tescil belgesi ile veteriner sağlık raporu düzenlenmesi için il/ilçe müdürlüklerine başvurur.
Aynı yıl içinde, 31 aralık tarihine kadar yapacakları hareketler için, örneği Bakanlıkça
belirlenen vize belgesi ilk hareket sırasında il/ilçe müdürlüğünden alınarak veteriner sağlık
raporuna eklenir. Arıların gittikleri yerdeki il/ilçe müdürlüklerinde resmi veteriner hekim
tarafından gerekli sağlık muayene ve kontrollerin yapılmasından sonra vize belgesi
onaylanarak arılar bir sonraki adı geçen yere sevk edilir. Vize belgesinde adı geçmeyen bir
yere arıların sevk edilmek istenmesi durumunda bir önceki veteriner sağlık raporuna
istinaden yeni bir veteriner sağlık raporu düzenlenir.”

MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 13 – (1) İşletmesi Bakanlık veri tabanına kayıtlı, işletme tescil belgesi bulunan
pedigrili/pasaportlu yarış atlarının il içi nakillerinde pedigri/pasaportun bulundurulması
zorunludur. İller arası sevklerinde pedigri/pasaport kontrol edildikten sonra veteriner sağlık
raporu düzenlenir.

(2) Yarış ve atlı spor gibi sportif amaçla yetiştirilen pedigrili/pasaportlu atların dışındaki at,
katır ve eşeklerin il içi nakillerinde tek tırnaklı hayvan kimlik belgesi bulundurulması
zorunludur. İller arası sevklerinde tek tırnaklı hayvan kimlik belgesi kontrol edildikten sonra
veteriner sağlık raporu düzenlenir.”

MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.

“(2) Hayvan sahipleri her çeşit damızlık, besi ve çift hayvanları için mera ve kışlaklarına
hareketten önce bulundukları yerdeki il/ilçe müdürlüğüne başvuruda bulunur. Hayvanlarda
salgın ve bulaşıcı hastalık bulunmadığı muayene sonucu anlaşılanlara, bu Yönetmelikte
belirtilen nakil belgeleri ile il içi ve iller arası hareketlerine müsaade edilir. Bulaşıcı ve salgın
hastalık bulunan veya hastalıktan şüphe edilen hayvanların hareketleri hastalığın sönmesine
veya şüphenin giderilmesine kadar geciktirilir.”

MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 21 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.

“(1) İl içi et nakillerinde, etin elde edildiği hayvanın kesildiği kesimhanenin resmî veteriner
hekimi veya yetkilendirilmiş veteriner hekimi tarafından düzenlenmiş ve örneği Bakanlıkça
belirlenen kesim raporu bulundurulur. Kesimhanelerden başka illere yapılacak et nakillerinde
kesim raporu düzenlenmez, bu sevklerde kesimhanenin resmî veteriner hekimi veya
yetkilendirilmiş veteriner hekimi tarafından düzenlenen veteriner sağlık raporunun
bulundurulması zorunludur.”

“(4) Kesimhanelerden kanatlı hayvan karkasları bütün olarak nakledilir. Bütün olarak
ambalajlanan kanatlı hayvan karkaslarının kesimhanelerden parçalama tesislerine, soğuk
hava deposuna veya işleme tesislerine il içi naklinde kesimhanenin resmî veteriner hekimi
veya yetkilendirilmiş veteriner hekimi tarafından düzenlenmiş ve örneği Bakanlıkça
belirlenen kesim raporu bulundurulur. Kesimhanelerden başka illere yapılacak kanatlı
hayvan karkaslarının naklinde kesim raporu düzenlenmez, bu sevklerde kesimhanenin
resmî veteriner hekimi veya yetkilendirilmiş veteriner hekimi tarafından düzenlenen veteriner
sağlık raporunun bulundurulması zorunludur.”

MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 22 – (1) Deri, bağırsak, sakatat, kan, tırnak ve kemiklerin il içi nakillerinde bu
ürünlerin elde edildiği hayvanın kesildiği kesimhanenin resmî veteriner hekimi veya
yetkilendirilmiş veteriner hekimi tarafından düzenlenmiş ve örneği Bakanlıkça belirlenen
kesim raporu bulundurulur. Kesimhanelerden iller arasında yapılacak deri, bağırsak, sakatat,
kan, tırnak ve kemik nakillerinde kesim raporu düzenlenmez, bu sevklerde kesimhanenin
resmî veteriner hekimi veya yetkilendirilmiş veteriner hekimi tarafından düzenlenen veteriner
sağlık raporunun bulundurulması zorunludur.

(2) Kişisel tüketim amaçlı kesim ve kurban bayramında kesilen hayvanlardan elde edilen
derilerin il içi nakli, nakil beyannamesi ile yapılır. İller arasında yapılacak nakillerde, nakil
beyannamesi veteriner sağlık raporuna çevrilir.”

MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 23 – (1) Yün, tiftik ve yapağının il içi nakli, nakil beyannamesi ile yapılır. İller
arasında yapılacak sevklerde nakil beyannamesi veteriner sağlık raporuna çevrilir.”

MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 24 – (1) Damızlık yumurtaların, damızlık kanatlı işletmelerinden kuluçkahanelere
yapılacak olan il içi nakillerinde nakil beyannamesi bulundurulur.

(2) İller arasında damızlık kanatlı işletmelerinden kuluçkahanelere yapılacak olan damızlık
yumurta sevklerinde nakil beyannamesine istinaden düzenlenen veteriner sağlık raporunun
bulundurulması zorunludur.

(3) İnsan tüketimine sunulan yumurtaların kanatlı işletmesinden ambalajlama ve etiketleme
ünitesine il içi nakillerinde nakil beyannamesi bulundurulur. İl dışındaki ambalajlama ve
etiketleme ünitesine yapılacak sevklerde nakil beyannamesine istinaden düzenlenen
veteriner sağlık raporunun bulundurulması zorunludur. İnsan tüketimine sunulan ve
mevzuatına uygun olarak ambalajlanmış ve etiketlenmiş yumurta nakillerinde veteriner
sağlık raporu aranmaz.”

MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 25 – (1) Avlanmış av hayvanlarının il içi nakilleri, 16/6/2005 tarihli ve 25847 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan Av ve Yaban Hayvanları ile Bunlardan Elde Edilen Ürünlerin
Bulundurulması, Üretimi ve Ticareti Hakkında Yönetmelik ile 8/1/2005 tarihli ve 25694 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan Yerli ve Yabancı Avcıların Av Turizmi Kapsamında
Avlanmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre yapılır.
Avlanmış av hayvanlarının iller arası sevklerinde veteriner sağlık raporu bulundurulması
zorunludur.”

MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 26 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.

“(1) Birincil arı ürünlerinin üretici dışındaki gerçek veya tüzel kişiler tarafından il içi
nakillerinde müstahsil makbuzu, fatura, irsaliye veya irsaliyeli fatura bulundurulması
zorunludur. Bu belgeler iller arası sevklerde veteriner sağlık raporuna çevrilir.

(2) Üreticinin kendine ait olan birincil arı ürünlerinin il içi nakillerinde nakil beyannamesi
bulundurulması zorunludur. Nakil beyannamesi iller arası sevklerde veteriner sağlık
raporuna çevrilir.”

MADDE 16 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 17 – Bu Yönetmelik hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür.
Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin

Viewing all 1002 articles
Browse latest View live