Quantcast
Channel: KÜMES HAYVANCILIĞI arşivleri - Çiftlik Dergisi
Viewing all 1002 articles
Browse latest View live

Meksika’da Kuş Gribi Salgını

$
0
0

MEXICO CITY – Meksika’da, 7 çiftlikte kuş gribi salgını yaşandığı bildirildi. Tarım Bakanlığı, ülkenin orta kesimlerinde yer alan 7 çiftlikte etkili olan kuş gribi salgınından 582 binden fazla tavuğun etkilendiğini duyurdu.

 

Bakanlık, salgın dolayısıyla itlaf edilecek tavukların sayısının ise henüz belirlenmediğini açıkladı. Meksika’da geçen yıl yaşanan H7N3 virüsünün neden olduğu kuş gribi salgınında 22 milyondan fazla tavuk itlaf edilmiş ve başta yumurta olmak üzere birçok tavuk ürününe yüksek oranlarda zam gelmişti.

 

Bu arada salgının insanları etkilemediği de belirtildi.

 

18 Ocak 2012 tarihinde Danimarka’da yüksek patojenik avian influenza(H7) tesbit edildiği  OIE (Uluslararası Salgın Hayvan Hastalıkları Ofisi) tarafından açıklandı.

Read the report: http://www.oie.int/wahis_2/public/wahid.php/Reviewreport/Review?page_refer=MapFullEventReport&reportid=12896

OİE ayrıca 21 Ocak 2013 tarihinde de tavuklarda patojenik avian influenza tesbit edildiğini duyurarak 1.112 şüpheli olmak üzere 2.048 hayvanın telef olduğunu açıkladı

Read the report: http://www.oie.int/wahis_2/public/wahid.php/Reviewreport/Review?page_refer=MapFullEventReport&reportid=12901

 

 


12 Yem Fabrikası ‘Tarım Kredi Yem’Çatısı Altında Birleşti.

$
0
0

KAYSERİ  – Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Abdullah Kutlu, “Farklı marka ve isimlere sahip 12 tane yem fabrikamız vardı. Bunları ‘Tarım Kredi Yem’ adı altında birleştirdik. Mart ayından itibaren ‘Tarım Kredi Süper Yem’ olarak aynı kalite ve markada yem üreteceğiz” dedi. Kayseri Bölge Birliği’nce kentteki bir restoranda düzenlenen 2012 yılı faaliyetlerinin değerlendirilme toplantısında konuşan Kutlu, çiftçiye hizmeti bir ibadet gibi gördüklerini ve bu bilinçle çalışmalarını yürüttüklerini söyledi.

 

Anadolu Ajansı’nın bildirdiğine göre,Çiftçinin gayretine destek olmaya çalıştıklarını ifade eden Kutlu, kooperatif çalışanlarına çiftçiye hizmette sınır tanımamaları tavsiyesinde bulundu. Kooperatifin çalışmalarını da değerlendiren Kutlu, “Çiftçi borçlarının ertelenmesine afmış gibi bakılıyordu. Halbuki borç, yüzde 5 faizle bir yıl sonraya erteleniyordu. Çiftçi borcunu ödemediği için yeni kredi veremiyorduk. O da tefeciye ya da özel bankalara gidiyordu. ‘Çiftçiye ertelemeyi boş ver, borcunun yüzde 60′ını öde, sana yine kredi verelim’ dedik. Çiftçi buna teveccüh gösterdi. Bu yıl kooperatif tarihinde ilk kez geçtiğimiz yıl sonu itibariyle yüzde 92,39 tahsilat oranı yakaladık” dedi.

 

 12 fabrika tek çatı altında toplandı  

 

Son iki yılda kooperatif tarihinde ilklere imza attıklarını vurgulayan Kutlu, şunları kaydetti: “2012′de kooperatif tarihinde ilk kez 4 milyar 325 milyon liralık bir kredi hacmine ulaştık. Bunlar rekor. Ayrıca 150 yıllık kooperatif tarihinde yine uzun zamandır yapılmayanı hayata geçirdik. Farklı marka ve isimlere sahip 12 tane yem fabrikamız vardı. Bunları ‘Tarım Kredi Yem’ adı altında birleştirdik. Mart ayından itibaren ‘Tarım Kredi Süper Yem’ olarak Türkiye’nin her yerinde aynı kalite ve markada yem üreteceğiz.”

 

Toplantıda konuşan Kayseri Bölge Birliği Müdürü Ali Sarı ise birlik olarak eğitim faaliyetlerine büyük önem verdiklerini, 2012 yılında 142 eğitim ve seminerle 427′si personel, 5 bin 226′sı ortak çiftçi olmak üzere 5 bin 795 kişiye eğitim verdiklerini söyledi.

 

Birliğin mali durumu hakkında da bilgi veren Sarı, “2012′de 75 kooperatif kar ederken, 43 kooperatifimizde özellikle kuraklıktan dolayı zarar etti. 2012 yılının vadesi gelmemiş kredi alacakları 193 milyon 102 bin lira. 2012′de ertelenen kredi ise 69 milyon 364 bin lira. Ortaklarımızın borcunu bir yıl vade ile erteledik. Kooperatiflerimiz kredi kullandırma bilincine, ortaklarımız da kullanılan kredinin geri ödeneceği bilincine ulaşmış durumda” diye konuştu.

Kanatlı Sektörünün Sorunları Tartışıldı

$
0
0

 Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ‘Kanatlı Sektöründe Atık Sorunu ve Çevresel Etkileri Çalıştayı’na katıldı.

 

Gazelle Otel’de gerçekleştirilen çalıştayda konuşan Başkan Yılmaz, Bolu’nun en büyük problemlerinden birisi olan kanatlı hayvan atıkları ile ilgili ciddi adımlar atılması gerektiğini ve bu konuda gerek idarecilerin gerekse siyasetçilerin ellerini taşın altına koymaları gerektiğini söyledi.   Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ‘Kanatlı Sektöründe Atık Sorunu ve Çevresel Etkileri Çalıştayı’ yapıldı.

 

Çalıştaya Çevre ve Şehircilik bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Üniversiteler, Özel Sektör ve Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılırken, Kanatlı sektöründe atık çeşitleri ve altlık yönetimi, Mevcut durum ve çevresel etkileri, atıkların işlenmesi ve değerlendirilmesi konuları tartışıldı.

 

Düzenlen toplantıda konuşma yapan TAGEM Genel Müdürü Doç. Dr. Masum Burak, Türkiye’de tavukçuluk sektörünün 80′li yıllardan itibaren hızlı bir gelişme gösterdiğini söyleyerek, “ Sektördeki işletmeler birçok AB ülkesinden daha ileri seviyede olduğunu ve FAO verilerine göre ülkemizin dünya sıralamasında Tavuk eti üretiminde 10′uncu, Yumurta üretiminde ise 11. sırada bulunduğunu bildirmiştir” dedi.

 

Burak, Türkiye’de beyaz et sektörünün yılda 10 milyon ton atık ortaya çıkardığını, toprak ve yer sularının kirlenmesine, hastalıkların artmasına neden olan atıklar için kalıcı bir çözüm istediklerini söyleyerek, “Beyaz et sektöründe 2 milyon kişi istihdam ediliyor. Bu sektörün 8 milyar TL’lik bir cirosu var. 10 binin üzerinde işletme ve 17 bin civarında kümes var. Kişi başına tüketilen et oranı da 10 kilodan 20 kilolara yükseldi. Yumurta üretimi de 7,8 milyar adet iken, şu an bu rakam 2012 yılının sonu itibariyle 15,5 milyar adete yükselmiş. Burada da yüzde 100 artış söz konusu Türkiye’de yıllık yaklaşık 10 milyon ton kanatlı dışkısı ve atık oluştuğunu vurguladı. Burak, “Kanatlı sektörün atıkları konusunda 10 milyon tondan bahsediyoruz. Kuluçkahaneler, kesimhaneler, ölen kanatlılar ve yem sanayisinden kaynaklanan atıklar toprak ve yer sularının kirlenmesine, hastalıkların artmasına, özellikle bazı hastalıkların yayılmasına neden olurken, kötü kokular yayarak çevreyi kirletmesine neden oluyor. Sürdürülebilir ve kalıcı bir çözüm istiyoruz. Çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir kanatlı sektörün gelişmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

 

Gazelle Otel’de gerçekleştirilen ve 2 gün süren olan çalıştayın ilk gün açılışına katılan ve bir konuşma yapan Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, beyaz et sektörünün Bolu için büyük bir nimet olduğunun altını çizerek, bu nimetin yanında da külfet olarak tabir edilecek büyük oranda bir atık sorunu olduğunu belirtti. Başkan Yılmaz açılıştaki konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Türkiye’deki beyaz et üretiminin üçte birini tek başına sağlayan ilimizde böyle bir organizasyon yapılması dolayısıyla hepinize hoş geldiniz diyorum ve bu çalışmanın başta Bolumuza ve tüm ülkemize faydalar getirmesini diliyorum. Beyaz et sektörü ilimizde çok yaygın bir sektör ve bu yaygınlığın yanında önemli bir nimeti bulunmakta. Bu sektör hem ekonomiye katkı açısından hem de istihdam açısından çok önemli bir sektör. Fakat nimetinin yanında da külfet diye tabir ettiğimiz ve şu anda toplantısını yapmakta olduğumuz atıkların duruma bulunmakta. Devlet her zaman bu tür çalıştayları yapıyor ve belki sonunda çok iyi neticelere de varıyor fakat uygulamaya yönelik sonuçlara bir türlü ulaşılamıyor. Beyaz et sektörü Bolu’da çok önemli olduğu için biz bu sektörün festivalini bile yapan ve dolayısıyla beyaz et sektörü ile bütünleşmiş bir iliz.”

 

 “Elini taşın altına koyabilecek hem idarecilere hem de siyasetçilere ihtiyacımız var.”  

 

Başkan Yılmaz konuşmasının devamında Bolu’nun en büyük sorunlarından birisi olan kanatlı hayvan atıklarının çözümü konusunda Belediye olarak birçok çalışmanın içerisine girdiklerini ve her defasında da sıkıntılar yaşadıklarını belirterek, sorunun çözümü için elini taşın altına koyabilecek hem idarecilere hem de siyasetçilere ihtiyaç olduğunu söyledi . Yılmaz, şu şekilde devam etti:   “Atıklarla ilgili problemi çözme konusunda belki bakanlık zorlayıcı bazı önlemler alarak, beyaz et sektörünün tamamında bu sorunu çözmeye yönelik bir çalışma başlatabilir. Takriben 9 yıldır Bolu’da Belediye Başkanlığı görevini yürütürken, Bolu’nun en büyük problemi olarak adlandırdığımız bu beyaz et atıkları konusunda da çok yoğun çalışmalar gerçekleştirdik. Bu konuda ise en büyük destek belki de sektördeki üreticilerden geldi. Bunların başında da hindi sektörümüzün belki de Türkiye’de başlangıcını sağlayan Şerafettin Erbayram gelmektedir. Aynı zamanda şu anda Ankara Üniversitesi’ndeki bazı profesör arkadaşlarla beraber bu işi çözmek için çok yoğun çalıştık. Organik gübre elde etme konusunda belki belli bir konuma geldik fakat bunu işletme haline getirebilecek alt yapıyı henüz oluşturamadık. Sonuç olarak bu atıkları yakalım ve bundan da elektrik enerjisi üretelim diye yeni bir çalışma başlattık ve şu anda Çin’deki devlet firması ile Bolu’da bu konu ile ilgili bir sistem kurulması son aşamaya geldi. Fakat bu konuda sosyal ve siyasal birçok sıkıntılar çektik. Ama birisinin risk alması lazımdı ve biz bu riski aldık. Başlangıçta herkesin projeye tamam demesine rağmen bazı kesimlerden sesler yükselmeye başladı ve herkes geri adım attı. Bu sebeple de iş yine bize kaldı ve bizde he türlü riski göze alarak tesisin ruhsatını imzaladık ve belirli bir aşamaya getirdik. İnşallah bir aksilik olmazsa bu yıl içerisinde tesis kurulmaya başlar ve gelecek yıl içerisinde de takriben bizim tavuk atıklarımızın üçte birini yakarak elektrik üretmeye başlayabiliriz. Bu meyanda dünyadaki gelişmeleri takip edip, başta Bolumuz olmak üzere bütün Türkiye’deki bu problemi çözüp neticelendirebilmek en büyük isteğimiz. Bu konuda ise elini taşın altına koyabilecek hem idarecilere hem de siyasetçilere ihtiyacımız var.”

 

 “Bu sorunun çözümü için bir şeyler yapılmalı ve bu kağıt üzerinde kalmamalı”  

 

Başkan Yılmaz son olarak başta Bolu’nun ve Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi olan bu sorunun çözülmesi için bir çalışma gerçekleşmesi ve bununda kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini söyleyerek; “Gelecekte Bolumuz turizm ve üniversite kenti olacağı için, biz çevre kirliliği açısından Bolu çanağı içerisinde yeni bir kümes yapılmasını engellemiş durumdayız ve bize göre bu karar çok doğru bir karar. Çünkü kümeslerin hem çalışırken ürettiği kötü bir koku var hem de kümesin üretim döneminden sonra ortaya çıkan gübresinin çevreye oluşturduğu bir sıkıntısı var. Bir de köylülerimizin bilinçsizce tarlalarına attıkları atıklar şehre son derece rahatsızlık veriyor. Bunların tamamını çözebilecek bir çalışmanın yapılmasını ve bunun da kağıt üzerinde kalmamasını sağlayarak kalıcı bir çözüm oluşturulmasını temenni ediyor, toplantının başarılara vesile olmasını diliyorum” dedi.

Beyaz Et Üreticileri “Ana Sorunumuz KDV”

$
0
0

 dr

 

BESD-BİR Başkanı Koca: Hayvancılık kapsamında verilen desteklerden hiçbirisinde tavuk yok.  

 

BOLU – Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) Başkanı ve Beypiliç Genel Müdürü Dr. Sait Koca, “Beyaz ette fiyat artışı yok, ürünler şu anda maliyetinin altında satılıyor” dedi.

 

Koca, yaptığı açıklamada, beyaz ette sezona bağlı artışlar olduğunu, Kurban Bayramı’nın ardından fiyatların düştüğünü söyledi.   “Beyaz ette fiyat artışı yok, ürünler şu anda maliyetinin altında satılıyor” diyen Koca, “Bunda da en büyük etken yem ham maddelerindeki artışların çok yüksek olması. Giderlerimizin en büyük kısmı yem. Yemdeki artışlar buna sebep. Bir başka giderimiz enerji, ondaki artışlar da fiyatları etkiliyor. Her ikisindeki artışlar da enflasyonun çok üzerinde. Piliç eti fiyatları o yüzden yükselmiş gibi görünse de göreceli olarak zarar aşamasında” şeklinde konuştu.

 

Koca, son 20 yılda sektörün ciddi şekilde büyüdüğünü anlatarak, sektörün bu yıl da büyümesini beklediklerini kaydetti.   Beyaz et üretiminin 1 milyon 900 bin tonun üzerine çıkmasını beklediklerini dile getiren Koca, “Bu büyüme iki şeyi beraberinde getiriyor. Birincisi, Türkiye’de kişi başına düşen piliç eti tüketimi artıyor. İkincisi ise ihracatın artması. İhracatta en hızlı artış gösteren sektörlerden birisiyiz. Özellikle son 4-5 yıllık ihracat artışlarımız çok hızlı. 2012 yılında hedefimizin 25 bin ton üzerinde ihracat gerçekleştirdik. Ciddi bir ihracat geliri elde eder konuma gelindi” diye konuştu.

 

Türkiye’deki beyaz et tüketiminin ciddi seviyelere ulaştığını, Avrupa Birliği (AB) ortalamasını geçtiğini vurgulayan Koca, kişi başına düşen tüketimde 20 kilogramı geçtiklerini, 30 kilogram hedefini yakalamak istediklerini bildirdi.

 

“Ana sorunumuz KDV”

 

Beyaz et sektörünün sektörün önünde bazı engeller bulunduğunu savunan Koca, KDV oranlarının ana sorunlardan biri olduğunu dile getirdi.

 

“2011 yılı kasım ayında çıkarılan kararla toptan et satışlarında perakendeci de değil, tüketiciye yansımayan KDV yüzde 8′den 1′e düşürüldü” diyen Koca, şöyle devam etti: “Bu karar, tamamen kayıt içinde olan beyaz et sektörünü büyük sıkıntıya soktu. Şu anda yaklaşık 350 milyon lira civarında sektörün devletten KDV alacağı var. Bu alacak şirketlerin bankalardan kredi kullanması gibi yöntemlerle çözülüyor. Bu alacak her geçen gün biraz daha çbüyüyor. Tüketiciye hiç bir faydası olmayan, devlete ve sektöre çok büyük zarar veren bu çuygulamanın kalkmasını bekliyoruz. Yaklaşık bir yıldır bütün yetkili makamlar ‘kaldıracağız’ dediği halde bugüne kadar hala kalkmadı.

 

Devletin zarar ettiği, sektörün zarar ettiği, tüketicinin yararlanmadığı bir uygulamada neden ısrar edildiğini bilmiyoruz.” Koca, devletin sektöre desteğinin çok az olduğunu öne sürerek, sadece yatırım yapıldığında bankaların faiz konusunda destek verdiğini söyledi. Faizlerin düşük seviyede olduğuna işaret eden Koca, sözlerini şöyle tamamladı: “Hayvancılık kapsamında verilen desteklerden hiçbirisinde tavuk yok. Tavuk işimize geldiği zaman hayvan oluyor, işimize gelmediği zaman olmuyor. Teşviklerde tavuk genelde hayvan değil ama yasa karşısında yine hayvan. O konuda çok ciddi bir sıkıntı var. Büyükbaş hayvan yetiştiricileri desteklenirken neden tavuk yetiştiricisi desteklenmez?

 

Köyde 2-3 binlik kümesi olan vatandaşımın başka geliri yok, desteklenmez. Diğer taraftan 5 bin dönüm arazisi olan kişiye destek veriliyor. Bu konularda biraz daha sıkıntılıyız. Üretim ve üretici bazında hiç olmazsa ciddi destekler verilmeli. Bu konu masaya yatırılmalı.”

Yumurta Akı Ve Yanık Tedavisi

$
0
0

 Bu yöntem itfaiyecilerin eğitimi sırasında ders olarak verilmiş.

 

Bir yanık meydana geldiğinde, kapsadığı alan ne olursa olsun ilk yardım, etkilenen alanı sıcaklık azalıncaya ve deri tabakalarını yakmayı bırakıncaya kadar soğuk suyun altına tutmak ve sonrasında bu bölgeye yumurta akı uygulamaktan oluşmaktadır.

 

Bir kimsenin elinin büyük bir kısmı kaynar su ile yandığında, duyduğu büyük acıya rağmen elini soğuk su musluğunun altına tutmuş ve sonrasında 2 yumurta kırmış, aklarını ayırmış ve çırpmış ve elini içine daldırmıştır.

fft17_mf38358

Eli o denli yanmış durumdadır ki yumurta akı uygulanır uygulanmaz derisi kurumuş ve yumurta akı bir film tabakası oluşturmuştur.   Daha sonra bu kişi yumurta akının doğal bir kollajen (bir tür albüminoid) olduğunu öğrenmiş ve en az bir saat boyunca eline tabaka üzerine tabaka gelecek şekilde yumurta akı uygulamıştır. Öğleden sonra hiçbir acı duymaz olmuştur. Ertesi sabah yanık bölgesinde nerdeyse belirsiz bir kırmızımsı leke kalmıştır.

 

Elinde sürekli ve feci görünüşlü bir yara izi kalacağını düşünürken 10 gün sonra geride hiçbir yanık izi kalmamış ve hatta deri eski normal rengine yeniden kavuşmuştur!

 

Yanan bölge yumurta akında mevcut ve aslında vitamin dolu bir plasenta (etene) olan kollajen sayesinde tamamen yenilenmiştir.

 

Ayrıca Bilindiği Üzere Yumurta Tüm Vücut Kırıklarında ve Vücutta Oluşan Kaza Sonrası Eziklerde’ de Kullanılmaktadır.

105 Hayvan Sever Horoz Döğüştürmekten Gözaltında

$
0
0

1292681773_25_horoz_dovusu_27

 

Nevşehir’de polis ekiplerinin horoz dövüştürüldüğü iddiasıyla düzenlediği operasyonda 105 kişi gözaltına alındı.

 

Alınan bilgiye göre, Nevşehir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri İbrahim Paşa Mahallesi Eski Sanayi Meydanı 1. Sokak’taki bir apartmanın giriş katındaki mekânda Kanatlı Hayvanları Yetiştirme ve Yaşatma Derneği adı altında horoz dövüşü yaptırıldığı bilgisine ulaştı.

 

Polis ekiplerinin gece saatlerinde söz konusu adrese düzenlediği operasyonda, olay yerinde çok sayıda kişinin bulunduğu ve horoz dövüşü yapıldığı tespit edildi.

 

Operasyonda, mekân sahibi ve dernek başkanı olduğu öğrenilen A.K’nin de aralarında bulunduğu toplam 105 kişi gözaltına alındı.

 

Polis ekipleri, mekânda yaptıkları aramada, 4′ü yaralı olmak üzere yaklaşık 30 horozu da Çevre ve Ormancılık İl Müdürlüğü’ne teslim etti.

 

Bu arada, gözaltına alınan 105 kişi hakkında Kabahatler Kanunu gereği yasal işlem yapılacağı, dernek başkanı A.K’nin ise emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edileceği belirtildi.

.

 

Tavukçuların KDV Sorunu Yeniden Düzenlendi

$
0
0

14

Bakanlar Kurulunun Kararına Göre;kümes hayvanlarının etleri ve yenilen sakatatının toptan teslimlerinde KDV oranı yüzde 8 olarak belirlendi.

 

Bu konu ile ilgili olarak,Bakanlar Kurulu’nun konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

 

Karara  göre, kümes hayvanlarının ve sakatatlarının toptan teslimlerde yüzde 1 olan KDV oranı, yüzde 8 oldu. Kümes hayvanlarının perakende teslimlerinde ise yüzde 8 olan KDV oranı korundu.

 

Konuya açıklık getiren Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) Başkanı Sait Koca, bu  ile  tüketicinin hiçbir kaybının bulunmadığını belirterek, ”Perakende fiyatlar yüzde 8′di yine yüzde 8. Toptan satışlarda yüzde 1 ile satıyorduk, yüzde 7 devletten alacağımız oluyordu. Şimdi biz de toptancıya ve markete yüzde 8 ile satacağız. Bu kararla tavukçuların KDV sorunu çözülmüş oldu”  dedi.

 

“Organik Yumurta” Skandalı Avrupa’nın Gündeminde

$
0
0

2626_4033_06042012_9

Almanya’da etlerde at etine rastlanmasının yankıları sürerken şimdi de ortaya çıkan yeni bir skandal tüketicileri şok etti.

 

Savcılık ülkede 200 tavuk çitliğine müşterilerini organik (bio) yumurta diye aldattıkları gerekçesiyle soruşturma başlatarak sorumlularını mercek altına aldı.

 

Skandala konu olan bu çiftliklerin organik yumurtanın üretilebilmesi için gerekli şartların hiç birine uymadıkları uzun süren araştırmalarla belirlendi.

 

Organik  yumurtaların daha sağlıklı olduğu gerekçesiyle, diğerlerine göre çok daha pahalıya satıldığı biliniyor. Federal Tüketici Bakanı Ilse Aigner at eti skandalının ardından böyle bir olayla karşı karşıya kalmalarının kendilerini şok ettiğini belirterek, gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini açıkladı.

 

Oldenburg savcılığı büyük bir bio yumurta yolsuzluğuna karşı 150 çiftlikte soruşturma başlattı. Ayrıca Kuzey Ren Vestfalya (NRW) ve Mecklenburg Vorpommern eyaletlerinde savcılığın 50 ayrı çiftlik de soruşturma başlattığı bildirildi. Çeşitli politikacılar yaptıkları açıklamalarda bio yumurta konusunda kontrollerin daha da sıklaştırılması gerektiği fikrinde birleştiler.DHA

 

Türkiye’de de  Tüketiciler Aldatılıyor mu?

 

Pazarlama aksaklığı ile üretim fazlalığından büyük sıkıntı içinde bulunan Türk yumurta sektörü, ülkemizdeki bazı sorumsuzlar yüzünden zan altında bırakılıyor.

 

Normal çiftlik yumurtasını alan bazı kanun tanımazlar bu ürünleri tavuk gübresine bulayarak saman dolu sepetlere koyarak semt pazarlarında “Organik Yumurta” adı altında bazı tüketim yerlerinde çok yüksek fiyatla pazarlıyorlar.Bu durum büyük masraflarla ülkemizde Organik üretim yapan üreticileri de zor durumda bırakıyor.

 

Bunun önüne geçebilmek için satış yapılan yerlerde üretim belgesi ve sertifika  ibraz edilmesi gerekiyor.

 

PİLİÇ ETİNDE DE DURUM AYNI

 

Yumurtanın yanısıra piliç etinde de halkın bir bölümü aldatalıyor.Üretim çiftliklerinde ekonomik ömrünü yitiren tavuklar semt pazarlarında veya bazı kasap dükkanlarında ” Köy tavuğu” adı altında pazarlanmaya devam ediyor.

 

Bu konu ile ilgili görüşlerini dile getiren entegre firmaları ile üreticiler bakanlığın bu konuya acilen el atmasını ve halkın bu yolla aldatılmasının önüne geçilmesinin şart olduğunu öne sürüyorlar.

 

Gıda Güvenliği Derneği” Organik İle Doğal Yumurtanın arasında Fark Yok”

 

Avrupa’da ortaya çıkan yumurta sahtekarlığı ile ilgili blir açıklama yapan Gıda Güvenliği Derneği Genel Başkanı Samim Saner organik ile doğal yumurta arasında bir farkın bulunmadığını işaret etti.

 

Tüketicilerin organik yumurta diye normal yumurta ile kandırıldıklarını öne süren Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner Samanyolu Tv’de şöyle konuştu.” Organik ile doğal yumurta arasında fark yoktur.İki üretimde bakanlıktan izinli kurumlar tarafından üretilir.Organik ile doğal yumurta arasındaki fark nedir? diye baktığımızda,organik üretimde doğal yemlerle ve usullerle bir takım kontrollü koşullar altında beslenen hayvanlar kullanılır.Diğerinde ise daha ticari usullerle dünyanın kullandığı teknoloji ile üretim gerçekleşir.Her iki üretimde de  belirlenen normlar kullanılarak ortaya çıkan yumurta arasında fark yoktur.Doğal besleme, serbest,belli bir ortamda ,belli bir sayıda  üretim yapılır.Köylerde gördüğünüz her üretim organik ve doğal değildir.Kanunlara ve normlara göre üretim gereklidir.

 

SEPETLERLE KANDIRILAN TÜKETİCİLER

 

Sepetlerin içine konlan samanların arasında şalvarlı kadınlarımız tarafından yol kenarlarında pazarlanan yumurtaları gören vatadaşlar ‘İşte organik yumurtayı buldum” diyerek sevinip alışverişini yapıyor ama aldatılıyor.

 

Organiğin işareti saman ve sepet değildir.Organikliğin işareti özel bir logo, üzerinde Türkiye haritası ve ambalajlanmış olarak satılandır.Ambalaj yoksa bu ürün doğal ve organik değildir”

 

 

 

 

 


“Hayvansal Gıdalarda Kalıntı Paneli ” Yapıldı

$
0
0

trabzon 2 copy

Trabzon Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Trabzon Bölgesi Veteriner Hekimler Odası tarafından düzenlenen ve Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ender Yarsan ile Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Hilal Akkaya’nın sunum yaptığı ‘Hayvansal Gıdalarda Kalıntı’ konulu panel, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi.

 

Panele, Trabzon Vali Yardımcısı Abdurrahman Koçoğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Sabri Topbaş, Veteriner Hekimler Odası Bölge Başkanı Sebahattin Yazıcı, TTSO Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Sağlam, veteriner hekimler, teknisyenler, öğrenciler, işletmeci ve yetiştiricilerin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

 

 

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Ender Yarsan, ‘Canlı hayvan ve hayvansal gıdalarda kalıntı ve antimikrobiyal direnç’ başlıklı sunumunda, hayvansal gıdalarda kalıntı oluşumuna neden olan faktörler ve bunların yol açabileceği olumsuzluklarla ilgili bilgi verdi.

trabzon 1 copy

Prof. Yarsan; “Hayvansal ilaç ve kimyasal kalıntıları, gıda zincirine girerek insanlara kadar ulaşabilirler” Veteriner hekimliğinde kullanılan ilaçların hayvanlarda hastalıkların önlenmesi ve sağaltımı, davranışların değiştirilmesi, gelişmenin hızlandırılması, yemden yararlanmanın ve verimin artırılması amaçlarıyla kullanıldığını belirten Prof. Yarsan, “Veteriner ilaçları içerisinde kullanım boyutu açısından ilk sırayı kemoterapötik ilaçlar alır. Bununla birlikte hormon, vitamin, mineral gibi maddeler de yaygın şekilde kullanım alanına sahiptirler.

 

Özellikle antibiyotiklerin kullanılması ile geçmişte hayvanlarda önemli kayıplara yol açmış birçok hastalık bugün daha ortaya çıkmadan engellenebilmektedir. Gerek hayvanlar gerekse bitkiler veya tarım ürünleri ile bunların çevresinde kullanılan ilaç ve kimyasal maddelerin birçoğu uygulandıkları yerlerde ve canlıların vücudunda kısmen parçalanarak etkisiz veya zararsız hale getirilirken, bazıları da son derece yavaş ayrışmaları dolayısıyla, giderek artan miktarlarda birikirler, gıda zincirine giren bu maddeler, nihai tüketici durumundaki insanlara kadar ulaşırlar” dedi.

 

“İlaçlarının hayvanlarda bilinçli ve kontrollü kullanımı ile hayvansal gıda maddelerinin ilaç kalıntılarıyla kirlenme tehlikesi en aza indirilebilir”

 

Hayvansal kökenli gıdalardaki ilaç kalıntılarının insan sağlığı, ülke ekonomisi ve uluslar arası boyutu önemli olduğunun altını çizen Prof. Yarsan, “Özellikle gıda değeri olanlarda olmak üzere, hayvanlarda ilaç kullanımı söz konusu olduğu sürece, et, süt, yumurta, bal gibi gıdalarda ilaç kalıntılarının bulunması güncelliğini koruyacaktır. Bu durumda, veteriner hekimliği ilaçlarının hayvanlarda bilinçli ve kontrollü kullanımı ile hayvansal gıda maddelerinin ilaç kalıntılarıyla kirlenme tehlikesi ve boyutu en aza indirilebilir.

 

“Hayvansal gıdalarda arınma sürelerine dikkat etmek büyük önem taşıyor”

 

Hayvansal gıdalarda kalıntı oluşumuna neden olan faktörleri anlatan Prof. Yarsan, bunun en önemli sebebinin vücudun kalıntıdan (ilaçtan) arınma süresine dikkat edilmemesi olduğunu kaydederek şu bilgileri verdi: “Gıda değeri olan doku ve organlarda, istenmeyen veya zehirleyici etkileri bakımından önem taşıyan ilaç veya kimyasal madde kalıntılarının, tüketiciler için güvenli bir düzey veya yoğunluğa inene kadar ilaç uygulanan hayvanların kesilmemesi gereken süreye kesim öncesi bekletme süresi denir. Hayvanlarda sağaltımın durdurulması ile kasaplık olarak kesilmeleri arasında geçmesi gereken süre anlamına da gelir. Belirtilen süre sonunda hayvanın yenilebilir doku ya da organlarındaki ilaç veya kimyasal madde veya metabolit kalıntılarının tüketici sağlığı bakımından tehlike oluşturmayacak miktara veya düzeye indiği kabul edilir. Kesim öncesi bekletme süresi çeşitli faktörlere göre genellikle birkaç günle-birkaç hafta arasında değişir. Aynı durum süt ve yumurta için de söz konusudur.

 

İlaç kalıntıların ilaç alerjisinden sindirim sistemi bozukluklarına, sağırlık gibi organik bozukluklardan zehirlenmelere kadar olumsuz etkilere yol açabileceği uyarısında bulunan Prof. Yarsan, hayvansal gıdalarda veteriner ilaçlarından ileri gelebilecek kalıntıların önlenmesi konusunda şu önerilerde bulundu: Reçeteyi düzenleyen veya sağaltımı yapan veteriner hekim,Hayvan yetiştiricisi veya bakıcısı,İlaç ve gıda sanayi,Denetimle görevli kamu kuruluşlarının ortaklaşa sorumluluğunda olan bir görevdir.

 

“Bilinçli Antibiyotik Kullanımı ve Sürü Sağlığı Yönetimi Semineri”

ender ısparta 2 copy

Isparta Veteriner Hekimler Odası tarafından düzenlenen “Bilinçli Antibiyotik Kullanımı, Antibiyotiklerin İstenmeyen Etkileri ve Sürü Sağlığı Yönetimi” semineri 23 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirildi.

 

Seminerin açılış konuşması Oda Başkanı Yaşar Günaydın tarafından yapıldı. Seminerin ilk bölümünde Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ender Yarsan “Bilinçli Antibiyotik Kullanımı, Antibiyotik Direnci ve Kalıntı İzleme Programı” hakkında kapsamlı bir sunum yaptı. Prof. Yarsan, konuşmasının son bölümünde antibiyotik kullanımının azaltılmasının direnç oluşumu ve insan sağlığı açısından şart olduğunu, bu sebeple koruyucu veteriner hekimliğin, sürü yönetiminin öne çıkarılması gerektiğini vurguladı.

 

İkinci bölümde söz alan Ege Vet Genel Müdürü Tahir S.Yavuz; sürü yönetimi konusunda özellikle ABD’deki uygulamaları; Türkiye’deki uygulamalar ile karşılaştırmalı olarak aktardı. Daha sonra katılımcılara tek tek “Katılım Sertifikaları” verildi.

 

Sertifikaları Prof. Dr. Ender Yarsan ve Tahir Selçuk Yavuz birlikte verdiler. Seminer arasında öğle yemeği katılımcılarla birlikte alındı ve yemek esnasında mesleki sohbetler devam etti.

 

“VIV TÜRKİYE 2013″ Tavukçuluk Fuarı Hazırlıklarını Son Aşamada

$
0
0

Çiftlik Dergisi olarak kuruluşunda ve etkinliğinde yıllarca yer almaktar gurur duyduğumuz, 1988 yılından beri Türk Kanatlı sektörünün en etkin buluşma noktası olarak belirlenen ilk adı “YUTAV” daha sonraları “VIV TÜRKİYE” olarak devam eden fuarın bu yılki hazırlıkları büyük bir çaba ile sürdürülüyor.

2

HKF Fuarcılık A.Ş.nin düzenlediği fuardan bir çok ünlü gibi şu anda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak görev yapan M.Mehdi Eker’in yıllar önce İstanbul Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü olarak ta yer aldığını belirtmeden geçemiyeceğiz.Yanda fotografını gördügünüz fuarda bunlardan biri. 1996 yılında tertiplenen YUTAV’96′da Tarım Bakanı Musa Demirci’nin Çiftlik Dergisi’nin standını ziyaretinde yanında Bilimsel Tavukçuluk derneği Başkanı Prof.Dr.Rüveyde Akbay ve ikisinin ortasında da şimdiki Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız M.Mehdi Eker görülüyor.Bakan Eker, o sıralar İstanbul Bbelediyesi Veteriner İşleri Müdürü olarak görev yapıyordu.Sol baştada o zamanlar Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr.Kaya Demirözü,dergimizin imtiyaz sahibi Aytun Konuralp,Genel yayın Müdürümüz Serdar Konuralp ve eşi Özlem Konuralp görülüyor.

 

VIV TURKEY TURKEY 13-15 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE

 

1HKF Fuarcılık A.Ş. nin düzenlediği Tavukçuluk ve Teknolojileri Uluslararası İhtisas fuarı VIV TURKEY, bu yıl 13 – 15 Haziran 2013 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde, düzenlenecektir.

 

Hollanda kökenli VNU Exhibitions Europe şirketine ait olarak dünyada toplam 6 ülkede organize edilen ve VIV World Wide Fuarlar Grubu’nun Türkiye üyesi olan VIV TURKEY Fuarı, sektöründe coğrafi bölgemizin ilk ve tek Dünya Fuar Endüstrisi Birliği UFİ sertifikalı Uluslararası İhtisas Fuarı’dır.

 

3Kanatlı Sektörünün en prestijli ve en verimli Tavukçuluk Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı VIV TÜRKİYE 2013, sektörün önde gelen yerli ve yabancı firmalarını bir araya getirecek ve Türk tavukçuluk sektörünün tavuk eti ve tavukçuluk ekipmanları üretiminde etkin bir rol oynayacaktır. Fuar süresince yerli ve yabancı konuşmacılar tarafından sunulan önemli seminerler ve konferanslar sektör ilgililerine sunularak önemli katkılar sağlanacaktır.

 

VIV TÜRKİYE 2013 Tavukçuluk ve Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı’nın ‘Yemden Tüketim Etine Et Güvenliği’ konsepti ile kaliteli ve güvenli et için öncelikle hayvan yemi ve sağlığından başlayan beyaz et sektörünün tüm aşamaları bir araya getirecektir.

 

VIV TÜRKİYE 2013 Fuarı, Türkiye’nin tavukçuluk ve teknolojileri sektörünün tek UFI (Onaylı Fuar sertifikasına sahip ihtisas fuarıdır.

 

6VIV TÜRKİYE 2011 Fuarı iki salonda, 7538 m2 lik alanda düzenlendi. Fuara 6.679 yerli, 1.298 yabancı olmak üzere toplam 7.977 profesyonel ziyaretçi katıldı.

 

VIV TÜRKİYE 2011 Fuarına 124 yerli, 215 yabancı olmak üzere toplam 339 firma katıldı.

 Fuar Ziyaret Saatleri: 10:00 – 19:00

 Fuar Alanı :  İstanbul Fuar Merkezi

 

VIV TÜRKİYE 2011 Fuarı Türkiye’nin en donanımlı ve en son teknolojiye sahip fuar merkezi olan İstanbul Fuar Merkezi Yeni Fuar Kompleksi’ nde düzenlenecektir.

 

‘Yemde Ortadoğu fırsatını kaçırmayalım’

$
0
0

DSC_2914 copy

 

Ekonomi Bakanlığı’nın kendilerini dinlemesini isteyen Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, “Yem hammaddelerinde gümrük vergisi sıfırlanırsa yem fiyatları düşer” dedi.

 

Hüseyin GÖKÇE

 

ANKARA – Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, DİR çerçevesinde yapılan  istismarlar yüzünden Ekonomi Bakanlığı’nın, Ortadoğu’ya yem ihracatının önünü açmadığını söyledi. Karakuş, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, Ekonomi Bakanlığı’nın sektörü ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı dinlemesi halinde Ortadoğu’da ortaya çıkan fırsatın değerlendirilebileceğini kaydetti.

 

Yem sektöründeki gelişmeleri DÜNYA’ya değerlendiren Ülke Karakuş, maliyetler konusunda büyük sıkıntı çeken yemcilerin önüne Ortadoğu gibi yeni ve avantajlı bir pazar çıktığını söyledi. Bölgede ciddi potansiyel olmasına rağmen, denetimin sağlıklı yapılmadığı için ihracatı avantajlı hale getirecek Dahilde İşleme Rejimi’nin istismar edildiğine dikkat çeken Ülkü Karakuş, bu yüzden Ekonomi Bakanlığı’nın da yem ihracatının gelişmesine katkı sağlamadığını bildirdi. Ekonomi Bakanlığı’nın yem sektörünün temsilcileri ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı dinleyip doğru bilgi edinmesi halinde sıkıntıların ortadan kalkacağını ifade eden Karakuş, “İşini düzgün yapmayan firmalar yüzünden doğru çalışanlar da ihracattan mahrum kalıyor. Un ihracatının çok yüksek olduğu ülkede yem ihracatının olmamasının düşünülmesi gerekir.

 

“Gümrük vergileri sıfırlanmalı”

 

Türkiye’de besi maliyetlerinin zaten pahalı olduğunu ancak yine de yerli üreticilerin korunması amacıyla gümrük vergisi uygulandığını aktaran Karakuş, “Zaten büyük kısmı ithalata bağlı olan sektörde kimin korunması amacıyla gümrük vergileri yüksek tutuluyor? Bu sayede yem maliyetleri de artıyor ve besicinin aldığı yemin fiyatı yükseliyor” dedi. Yağlı tohum küspesi ve kepek dahil yem hammaddelerinin tamamında gümrük vergilerinin sıfırlanması gerektiğini ifade eden Ülkü Karakuş, sürdürülebilir hayvancılık için bunun şart olduğunu söyledi.   Ülkü Karakuş, 2012 yılında yüzde 10 büyüyen yem sektörünün, maliyetlerinin azalması halinde aynı oranda üreticilerin de maliyetinin düşeceğini ifade etti.

Keskinoğlu,Ege Bölgesi’nin ihracat 2.’si oldu!

$
0
0

50. yılına giren Keskinoğlu 2012 yılında yaptığı 88 milyon dolarlık ihracat ile Ege İhracatçı Birlikleri tarafından, grubunda “Ege Bölgesi’nin en fazla ihracat yapan 2. firması” ödülüne layık görüldü…

 

Keskinoğlu Ege İhracatçılar Meclisi ÖdülüBu yıl 9.’su düzenlenen ve Ege İhracatçı Birlikleri’ne bağlı 18 ihracatçı birliğindeki, en fazla ihracat gerçekleştiren ilk üç firmanın ödüllendirildiği “İhracatın Yıldızları – 2012 Töreni”, 27 Şubat 2013 tarihinde İzmir Hilton Otel’inde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla gerçekleşti. 2012’yi yüzde 19 büyüme ve 891 milyon TL ciro ile kapatan Keskinoğlu, 2012’de yine ihracata ağırlık vererek sektör için yeni pazarlar yaratmaya devam etti. Son yıllarda özellikle Ortadoğu, Uzakdoğu ve Balkanlar’a yoğunlaşarak ihracat listesine yeni ülkeler ekleyen Keskinoğlu, yaptığı ihracat ataklarıyla bu yıl yine grubunda Ege Bölgesi’nin en çok ihracat yapan 2. firması olarak ödüle layık görüldü.  Keskinoğlu, aralarında Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Hong Kong, İsrail, İsveç ve Yunanistan gibi ülkelerin olduğu 75 ülkeye ihracat yapıyor.

 

Keskinoğlu Şirketler Grubu adına ödülü Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’dan alan Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Keskinoğlu, Almış olduğumuz bu ödüller; firmamıza prestij sağlarken, sektörde farklılık ve markamız için de farkındalık yaratarak rekabette bir adım öne geçmemizi sağlıyor, çalışanlarımız arasında da motivasyonun artması, iş veriminin yükselmesi gibi önemli sonuçlar yaratıyor” dedi.  

 

2012 yılında yapılan ihracatlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu ise, Keskinoğlu olarak şu anda 75 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl 88 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Bu yıl ise bu rakamı yüzde 30 arttırarak 115 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca 2012 yılında AB ülkelerine 2 milyon Euro’luk endüstriyel kullanıma yönelik yumurta ihracatı gerçekleştiren ilk firma olduk. 2013’te ise bu rakamı 5 milyon Euro’ya yükseltmeyi hedefliyoruz. 2013’te AB’ye hem sofralık yumurta hem de piliç eti ihracatının başlaması konusunda da T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yoğun çalışmalar yapıyor. Sektör olarak bu yıl için ümitliyiz” dedi.

 

Ödül törenine Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın yanı sıra, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ak Parti İzmir Milletvekili Erdal Kalkan, Ak Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın ve CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören’de katıldı.

 

 

Kasap ve Marketler Beyaz Eti Parçalayarak Satabilecek

$
0
0

remove-the-breast-meat-from-bone1

 

‘Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği’ ile market ve kasapların, beyaz eti ambalajsız ve parçalayarak satmaları serbestleşti.Et ve et ürünlerine yönelik birçok düzenlemeye imza atan ”Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği” ile market ve kasapların, beyaz eti ambalajsız ve parçalayarak satmaları serbestleşti.

 

Konuya ilişkin soruları yanıtlayan Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) Başkanı Sait Koca, tebliğ görüşülürken sektör adına birçok maddeye itiraz ettiklerini ancak kabul görmediğini söyledi.

 

Resim 013Tebliğin tek itiraz etmedikleri kısmının, ”kırmızı-beyaz et karışımının yasaklanmasına” ilişkin madde olduğunu anlatan Koca, bu düzenlemeyle Avrupa ülkelerinde bile olmayan birçok yasağın getirildiğini belirtti.Koca, ”Türkiye’de ambalajsız tavuk eti yasaktı, tebliğle serbest oldu. Hijyenden bahsediyoruz ama ambalajsız tavuk etini serbest bırakıyoruz. Vatandaşın yediği tavuğun içeriği artık marketin ve kasabın insafına kaldı” diye konuştu.

 

Türkiye’de ambalaj konusunda çok ciddi bir sektör bulunduğunu ifade eden Koca, ”Beyaz et firmaları, ambalajlı ürünlerle gıda güvenliğini sağlıyordu. Ambalajsız ürünlerle bu nasıl sağlanacak?” ifadesini kullandı.

 

-”Birçok Avrupa ülkesinde var”-

 

Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Ahmet Yücesan, market veya kasaplarda ”dökme” beyaz et satışının, birçok Avrupa ülkesinde uygulandığını anlattı.

 

Firmalardan alınan ambalajlı ürünlerin, kasaplarda/marketlerde parçalanıp satılabileceğine dikkati çeken Yücesan, bu işi yapmak isteyen kasap ve marketin kayıt belgesi alacağını, böylece sucuk, köfte gibi ürünleri de imal edebileceklerini bildirdi.

 

Yücesan, ”Bu, yasak olmasına rağmen birçok firma yapıyordu. Bakanlık şimdi herkese kolaylık sağlıyor. Şartları yerine getirdiği sürece herkes yapabilir. Bunların ürün bilgilerinin de olması gerekiyor. Üründe problem olursa 12 bin liradan başlayan cezalar verilecek. Beyaz etleri kasap veya market parçalayabilir ancak hijyeni sağlamak zorunda” diye konuştu.

 

”Bundan sonra kasap ve marketlerin feryatlarını duyarız” diyen Yücesan, ”Küçücük dükkanda hijyen kurallarına uymadan dökme et satan, köfte veya sucuk yapanlar 12 bin liradan başlayan cezalarla baş edemeyecek. Bunları zor günler bekliyor. İşi hakkıyla yapamayanlar ‘yandık bittik’ diye gezecekler” ifadelerini kullandı.

 

-”Ambalajlı satışlar da olacak”-

 

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri, tebliğle Avrupa ülkelerinde de geçerli olan bir uygulamanın yürürlüğe girdiğini söyledi.

 

”Dökme” ürün olarak da anılan bu tür sunumların, hijyenik şartlar dahilinde yapılmasının şart olduğunu kaydeden yetkililer, ”Beyaz etin ambalajlı satışının devam edeceğini ancak talep edenler için künye bilgilerinin yer aldığı bir etiket rafta bulundurulmak şartıyla parçalanmış ürünlerin dökme olarak satılabileceğini” bildirdi.

 

Yetkililer, asgari, teknik ve hijyenik şartların yerine getirilmemesi durumunda ağır cezaların kesileceği uyarısında bulunarak, sorunlu ürün olması durumunda da geriye dönük olarak üretici firmaya kadar sorumlu olunacağını belirtti.

 

-Tebliğ-

 

Et ve et ürünlerindeki taklit ve tağşiş (katma) olaylarını önlemek amacıyla hazırlanan tebliğle kanatlı etle kırmızı et karıştırılamıyor ancak kırmızı etlerle kanatlı etleri kendi içlerinde karıştırılabiliyor.

 

Kemiğe yapışmış etin mekanik olarak ayrılmasıyla elde edilen ürünler kullanılamıyor. Fermente sucuk ve ısıl işlem görmüş sucuğa, pastırmaya, dönere, köfteye et kaynaklı olmayan proteinler, nişasta ve nişasta içeren maddelerle soya ve soya ürünleri ilave edilemiyor.

 

Yeni düzenlemede, ürünlere ilişkin genel etiketleme kurallarına ek olarak özel kurallar da bulunuyor. Buna göre, ürün isimlerinin aynı renk ve yazı karakterinde, yazıdaki harf büyüklüğü en az 3 milimetre olması gerekiyor.

 

Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği 

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızca hazırlanan ve 05.12.2012 tarih ve 28488 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan, 2012/74 sayılı “Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği” 05.03.2013 tarihi itibarı ile yürürlüğe girmiştir. Döner, pastırma, sucuk, köfte, jambon ve diğer et ürünlerinin standartlarının belirlendiği bu yeni tebliğ et ve et ürünleri hakkında birçok yeni düzenlemeyi içermektedir.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızca hazırlanan ve 05.12.2012 tarih ve 28488 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan, 2012/74 sayılı  “Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği” 05.03.2013 tarihi itibarı ile yürürlüğe girmiştir. Döner, pastırma, sucuk, köfte, jambon ve diğer et ürünlerinin standartlarının belirlendiği bu yeni tebliğ et ve et ürünleri hakkında birçok yeni düzenlemeyi içermektedir.

İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür Vekili İsmail ULUAD konu hakkında yaptığı açıklamada: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın hazırladığı ve 3 ay önce Resmi Gazete ‘de yayımlanan, ‘Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği 05.03.2013 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

 

Döner, pastırma, sucuk, köfte, jambon ve diğer et ürünlerinin standartlarının belirlendiği tebliğ ile birçok yeni düzenlemeler ve değişikler yapıldı. Bu değişikliklerden en önemli olanları kısaca şu şekildedir:

 

1. Büyükbaş ve küçükbaş etleri kendi aralarında veya kanatlı etleri kendi aralarında karıştırılabilir, fakat farklı hayvan türlerine ait etler birbirleriyle karıştırılamaz Örneğin; Dana-Koyun veya Tavuk-Hindi etleri kendi aralarında karıştırılabilir.  

2. Hazırlanmış et karışımlarına veya et ürünlerine mekanik ayrılmış etler katılamaz.  

3. Çiğ halde tavuk kıyması üretilemez ve piyasaya arz edilemez. Ayrıca tavuk kıyması çiğ olarak hazırlanmış et karışımlarının üretiminde kullanılamaz. Örnek olarak pişmemiş tavuk köfte, vb.  

4. Kanatlı kıyma olarak sadece hindi kıyma üretilebilir. Hindi kıyma da dondurulmuş olarak piyasaya arz edilebilir.  

5. Çiğ olarak üretilecek hazırlanmış kanatlı eti karışımlarında (köfte, döner vb.) kıyma olarak sadece hindi kıyma kullanılabilir. Bu ürünler ancak dondurulmuş olarak piyasaya arz edilebilir.  

6. Sakatatlar çiğ halde sakatat olarak piyasaya arz edilebilir ve et ürünlerinde sakatat kesinlikle kullanılamaz.  

7. Sucuk ürünleri ya fermente sucuk ya da Isıl İşlem Görmüş Sucuk olarak etiketlenmesi gerekmektedir. Sucuk veya kasap sucuk, kangal sucuk, mangal sucuk ve benzeri ifadeler kullanılamaz.  

8. Ürün etiketlerinde marka dâhil olmak üzere %100, %100 Dana, %100 göğüs eti ve benzeri ifadeler kullanılamaz.

9. Kasap, market gibi perakende işletmelerde son tüketiciye satış aşamasında kıyma, hazırlanmış kırmızı et karışımları ve hazırlanmış kanatlı eti karışımları günlük üretilip, paketlenip, etiketlenerek veya etiket bilgilerinin tüketicinin görebileceği bir yerde bulundurularak satışa sunulacaktır. Örnek olarak dana kıyma, köfte, soslanmış kanat vb. ürünler  (Hijyenik şartlar göz önünde bulundurularak)

 10. Dökme olarak satışa sunulacak ürünlerde dökme ürün etiket bilgilerinin tüketicinin görebileceği bir yerde bulundurulması zorunludur. Örnek olarak dana kuşbaşı, bonfile, piliç but, piliç kanat hindi kanat vb. ürünler.

 11. Sucuk, pastırma, döner gibi ürünlere protein, nişasta, soya ve soya türevleri katılamaz.

 

 

 

Tavuk Eti Üretimi Düştü

$
0
0

31392650

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 yılı Ocak ayına ilişkin, “Kümes Hayvancılığı Üretim İstatistikleri”ni açıkladı.

 

İstatistiklere göre,tavuk eti üretimi, Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 4,7 azalırken, 2012 yılının aynı ayına göre yüzde 7,5 arttı.

 

Yumurta  üretimi ise 1,4 milyar olarak gerçekleşti. Tavuk yumurtası üretimi Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,6, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,8 arttı.

 

Kesilen tavuk sayısı 86 milyon, kesilen hindi sayısı ise 293 bin oldu. Kesilen tavuk sayısı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 3,7 azalırken, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,6 arttı. Ocak ayında kesilen hindi sayısı ise bir önceki aya göre yüzde 57,9 azalırken, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,4 arttı.

 

Tavuk eti üretimi 141 bin 74 ton, hindi eti üretimi de 2 bin 976 ton oldu.

 

Tavuk eti üretimi, Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 4,7 azalırken, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,5 arttı. Hindi eti üretimi ise Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 36,2 azalırken, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,6 arttı.

Yumurtadan yumurta çıktı haberi İle İlgili Bilgi

$
0
0

Untitled-1 copy

 

Haberturk gazetesinin   Çin’de bir tavuk içinde yumurta olan yumurta yumurtladı haberi büyük ilgi uyandırdı.

 

Bu haber üzerine bir çok okuyucumuz Çiftlik dergimizi ve internet sitesini arayarak bu konu ile ilgili bilgi istediler.

 

 

Yıllarca tavukçuluk sektörünün içinde bulunan uzmanımız ve yazarımız veteriner hekim Adnan Serpen’e bu konuyu aydınlatmasını rica ettiğimizde bize aşağıdaki bilimsel yazıyı iletti.

 

 

Sizliri aydınlatması amacı ile bu yazıyı sizlere sunuyoruz:

 

Bir Yumurtanın içinden Çift Sarı ve Kabuklu Yumurta Çıkması:

 

Adnan SERPEN Veteriner Hekim  İZMİR      

 

Bir yumurtadan ayni anda çift sarı ile birlikte kabuklu yumurta çıkması veteriner biliminde yumurta anomalisi ( normal olmayan yumurta) olarak isimlendirilmektedir.

 

Veteriner biliminde patolojik vaka olarak değerlendirilen bu gibi anomali vakaları tavukta yumurta üretiminin gerçekleştiği ovaryum ( yumurtalık) ile kloaka (yumurtanın tavuktan dışarıya çıktığı en son kanal) arasındaki üreme kanalında bulunan infundibulum’a, ovaryumda arka arkaya şekillenen birden fazla yumurta sarısının bırakılması veya bir gün evvelki yumurta sarısının vücut boşluğunda kalarak ertesi günkü birden fazla sarı ile infundibulum’a girmesi,buradan birden fazla yumurta sarısının ayni anda yumurta sarısı ve akının kabukla kaplandığı hayvanın uterusuna inmesi, önceden gelen ve kabuklanmış yumurtanın, yumurta kanalının ters yönde hareketi sonucunda ileriye gideceğine geriye isthmus bölgesine hareket edip tekrar uterus’a gelmesi ve kabukla kaplanmak üzere olan çift sarılı yumurta ile birlikte uterus tarafından sanki yeni yumurta imiş gibi algılanması sonucunda gerçekleşmektedir.

 

Bu gibi yumurtaların meydana gelmesi için tavuğun horozla çiftleşmesi şart değildir. Böyle yumurtayı yumurtlayan tavukların zaman zaman yüksek kaliteli proteinli yem maddelerini tüketmeleri veya bu gibi yem maddeleri ile beslenmeleri ve çok nadir olarak rastlanan genetik yapısındaki farklılıkların birleşmesi sonucunda ortaya çıkar.İnsan gıdası olarak tüketilmesinde hiç bir sakınca bulunmamakta,ancak ticari piyasa standartları açısından standart dışı farklılığa neden olur ve hiç bir zaman kuluçkalık olarak kullanılamaz.Çünkü bu gibi yumurtaların kuluçkalık olarak kullanılması halinde normal olmayan,anomali dediğimiz sakat civcivlerin dünyaya gelmesine neden olunur,böyle civcivlerin dünyaya gelmesi ticari açıdan istenmediği gibi insani açıdanda kabul edilemez.

 

O nedenle yumurtalar civciv çıkarmak için kuluçkaya konulurken kontrol edilerek anamoli ihtimali olan yumurtalar ayrılır ve insan gıdası olarak tüketilmesi sağlanır.    

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kars Kaz Tüyü İle İhya Olacak

$
0
0

tuyÜretimi sadece evlerde yapılan kazların tüyleri Kars’ın ekonomide umudu oldu.

 

Kaz üretiminde ülkemizin birinci sırasında olan Kars’tan bu yıl 9 ton kaz tüyü ihraç edildi.Özellikle Alman müşterilerine kaz tüyü gönderen Karslılar “Evlerimizde sadece yastık olarak değerlendirilen kaz tüyünün şimdi ihraç malı olması bizleri sonsuz sevindirdi.Dokuz ton olan ihracatın 100 tonlara ulaşmasını bekliyoruz”dediler.

 

Eski yıllarda hayal bile edilemeyen kaz tüyü ihracatı eti kadar değerli bir ürün oldu.Bu gelişme ile ilgili olarak kaz üretimi de artmış bulunuyor.

 

Kars’ta üretimi yapılan 240 bin kazın 210 bini kışın tüketilmek üzere kesildiği belirtiliyor.Son günlerde sade kaz eti ile çalışan lokantaların açılması da üreticileri sevindiriyor.

 

Kaz tüyü yastık ve yorganın yanısıra giyim eşyalarında da kullanılıyor.

Dünyanın en pahalı yumurtası alıcısını bekliyor

$
0
0

467815526836d83b10705b7858924862_kDünyanın en pahalı yumurtası Londra Christie müzayedesinde sergilendi.

 

24 Nisan’daki açık artırıma çıkarılacak olan yumurta fosilleşmiş soyu tükenmiş filkuşuna ait. yumurtanın 25 ila 30 bin dolar arası alıcı bulması…

 

Christie’nin yumurtayı çarşamba günü yaptığı açıklamada 30.000 pound’a (yaklaşık $ 45,000) için satılması bekleniyor.

 

Fil kuşları dev devekuşlarını andırıyor ve 3-4 metre kadar büyüdüğü biliniyor.

 

Yumurtanın ortalama bir tavuk yumurtasının 100 katı büyüklüğünde olduğu belirtiliyor.

Kanatlılarda Mikotoksin Problemi (*)

$
0
0

 KANATLILARDA MİKOTOKSİN PROBLEMİ(*)

 

Dr. Kaya DEMİRÖZÜ

Kanatlı Sağlığı ve Hastalıkları Uzman(Drk.demirozu@yahoo.com.tr)       

                                                      

 

5775489913_15ab8de533_bKimi tek hücreli mantar türlerinin hayati faaliyetlerinin bir sonuçu olarak insan ve çoğu hayvanlara toksik etki yapan sekunder metabolitleri bulunmaktadır.Biz bunlara “toksijenik mantarlar”, metabolitlerine de “mikotoksin” demekteyiz.

      

 

 

 

Mikotoksinler; mantarlarca kontamine olan bitkisel,hayvansal gıda ve yemlerin yetiştirilmesi,hasadı,şlenmesi,depolanması,hazırlanması süresinde hızla üreyen mantarların doğal kirleticisi olarak sentezlenirler.Bu şekilde bulaşmış yemlerle beslenen hayvanlarda subakut, akut ve kronik “mikotoksikozis” denilen zehirlenme tabloları ile karşılaşılır. Alınan toksin türü, miktarı,hayvan cinsi, yaşı, duyarlılık düzeyi ve alım süresine bağlı olarak hayati önem haiz çeşitli organ ve dokularda değişik lezyonlar ortaya çıkar. Bunun sonuçu olarak ta yem yememe, ishal, verim kaybı,gelişme sorunu,canlı ağırlık kaybı, immunosuprasyon, kuluçka çıkım sorunları gibi ciddi ekonomik kayıplar ile kansorejen etki ve ölümlere neden olmaktadır. Bu tür hayvanlardan elde edilen besinlerin tüketilmesi halk sağlığı açısından önemlidir.

 

1Resim. 1. Küflü ve normal mısır

 

Mantar üremesi ve mikotoksin sentezi için; çevresel nisbi rutubetin % 50 ve üzeri, yemin neminin % 10’dan yüksek, ısının 150 C ve üzeri, ortamda oksijen bulunması yanında, besinlerin çeşidi ve fiziksel durumuyla yakından ilgilidir. 

      

Mikotoksikozis olguları enfeksiyöz ve salgın değildirler.Buna karşın mevsimsel ve bölgesel karakterdedir.Yem hammaddelerinin yaygın şekilde kontaminasyonu sanki epidemi özelikte ,yaygın ve sürekli vakaları ortaya çıkabilmektedir.

      

Mikotoksikozis olgularının sağaltımı söz konusu değildir. Neden olan yemin mümkün olan en kısa süre içinde hayvanların önünden kaldırılması gerekir.Ancak semptomatik müdahaleler yapılabilir.

 

MİKOTOKSİNLER

 

Şimdiye kadar 100.000 nin üzerinde mantar türü izole ve idantifiye edilmiş ,ancak bunlardan 350 kadarı toksijenik özellikte olup 300 civarında toksin sentezledikleri bilinmektedir.Halk sağlığı ve hayvancılık yönünden 12 mantar türünün sentezlediği 20 kadar mikotoksin öneme haizdir (Resim.2,Tablo 1).

 

Resim. 2. Önemli mikotoksinlerin  etkilediği doku ve org2anlar

         

Mikotoksinler etkiledikleri doku ve organlara göre sınıflandırılabilir. Aflatoksinler, okratoksin karaciğere ilgi duyan mikotoksinler(hepatotoksik ) arasındadırlar Böbreklere ilgi duyan mikotoksinlere ( nefrotoksik ) en tipik örnek sitrinin ve okratoksindir. Ancak aflatoksinler de böbrekleri etkilemektedirler.Trikotesenler ,bazı mikotoksinler hemopoetik veretikuloendotelial sistemleri etkilerler.Kemik iliği,damarları etkileyerek yaygın kanama ve diğer bozukluklara neden olmaktadırlar. Zearalenon(F-2 toksin) uzun süre düşük düzeyde alındığında üretim organlarını etkileyerek (östrojenik) fertilite sorunlarına yol açmaktadır. Başta aflatoksinler olmak üzere bazı mikotoksinler (immunosupratif) etkilerinden dolayı canlı, hastalıklara karşı hassas hale gelir ve yapılan aşılarda başarı elde edilemez. Bir kısım mikotoksinlerde sinir sistemini(nörotoksik) etkilerler(Tablo 2, 3).

 

İnsan ve hayvanlarda mikotoksinler akut ve kronik çok farklı zehirlenme belirtilerine neden olmaktadırlar.FAO ya göre dünya tarımsal üretiminin % 25 den fazlası mikotoksinlerce kirletilmiştir.

 

Gerek halk sağlığı gerekse hayvancılık sektöründe önemli ekonomik kayıplara ve ölümlere yol açan mikotoksinler için çoğu ülke düzenlemeler yapmış; tarım ürünleri,gıda,yem hammaddesi ve yemlerde mikotoksin limitleri saptamıştır.Ancak bu limitlerde ve altında bir toksin saptanması o hammaddenin ve/veya yemin güvenli olduğu anlamına gelmemelidir. Eğer ürün birden fazla mikotoksin ile kirlenmişse ciddi risk taşıdığı unutulmamalıdır. Bilindiği gibi birden fazla mikotoksin olması halinde sinersijtik etkileşimle ciddi zehirlenmeler ortaya çıkmaktadır.

                                  

 

Tablo. 1. Önemli mikotoksinler ve sentezleyen mantarlar

Mikotoksin Sentezleyen Mantarlar En sık rastalanan ürünler
Aflatoksin  Aspergillus flavus, A.parsiticus, Penicillium puberulum Mısır, yağlı tohumlar (yer fıstığı, pamuk tohumu,soya ayçiçeği), tahıllar ,sorgum, pirinç
Okratoksin Aspergulus, Penicillium Mısır,Buğday,pirinç,arpa, karma yemler
Trikotesenler (Deosksinivalenol-DON- veya vomitoksin) Fusarium Mısır,buğday,pirinç, karma yemler, kuru ot,elek altı
Zearelenon Fusarium Mısır, karma yemler, kuru ot,elek altı
Fumonisin Fusarium Mısır, elek altı
Rubratoksin Penicillium Mısır
Sitrinin Penicillium Mısır, arpa, karma yemler
Patulin Penicillium, Aspergulus Buğday,toprak

 

Tablo. 2. Önemli mikotoksinlerin etkileri                                    

Mikotoksinler Kanatlı sağlığına etkileri
Aflatoksin İmmunosuprasyon, Bağırsaklar ve adelede  kanamalar, Karaciğerde dejenerasyon,değişik lezyeonlar, kanserihızlandırma
Okratoksin Böbrek lezyonları,verimde düşme
Trikotesenler Yem tüketiminde düşme, sindirim sistemi sorunları
Zearelenon Çıkım problemleri
Fumonisin Karaciğer dejenerasyonu, kalp dejenerasyonu, yem tüketiminde düşme

 

 Tablo 3. Mikotoksinlerin Biyokimyasal etkileri        

             Etkilediği Sistem               Mikotoksin
Metabolik Sistem
  •     Karbonhidrat metaboliz 
  •     Lipit metabolizması

                               

  •     Vitaminemilimi

     * Protein sentezi

     * Mikokondiyal solunum 

  * Aflatoksin,okratoksin, fomapsin * Aflatoksin,okratoksin,T-2 toksin, sitrinin,    rubratoksin  * Aflatoksin * Aflatoksin,trikotesen toksinler  * Aflatoksin,okratoksin, rubratoksin,patulin
Endokrin sistem   * Aflatoksin,zearalenon,ergot
İskelet sistemi   * Aflatoksin,okratoksin

 

Aflatoksinler :

      

Başta Aspergillus flavus,A.parsiticus olmak üzere, diğer Aspergillus ve Penicillium türlerinin toksik,sekunder metabolitleridirler.Aflatoksinler kanatlı yemlerinde büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Mikotoksinlerin en yaygını, en tanınanı ve en toksiğidir.Karsinojenik etkisi yanında çevre koşullarında bir yıl kadar aktivitesini korumaktadır.3000 C kadar ısıya dayanıklıdır. 200 - 250 C Isı ,%14 ve üzerindeki rutubet toksin sentezlenmesi için ideal koşullardır. Ancak hammadde ve/veya yemin mantar yüküyle,toksin sentezlenmesi arasında doğrusal bir ilişki bulunmamaktadır.

 

1961 yılında İngiltere’de rasyonlarında Latin Amerika menşeli yer fıstığı küspesi olan 100.000 hindi palazının ölümü Hindi X Hastalığı diye adlandırılmıştır.Sonraki vakalar ve çalışmalar nedenin aflatoksin olduğunu ortaya koymuştur.

    

Aflatoksinler kanatlılarda karaciğer dejenerasyonu ve tümörü, kondrosit fonksiyonlarında bozulma,büyümede gerileme, verim düşüklüğü, bağışıklık sistemin baskılanmasına neden olmaktadırlar.Pıhtılaşma faktörü protein moleküllerinin sentezi inhibe edildiğinden hemorajik lezyonlar ortaya çıkmaktadır.Dolayısıyla karkas kalitesinde bozulma söz konusudur.

 

3Resim.3. Aspergillus flavus (elektron mikrokop)

 

Kanatlılar içinde en duyarlı; sırası ile ördek ve hindi palazı,tavuklardır.Toksin duyarlı hayvan karaciğerinde daha toksik metabolitlere dönüşür. Kaynak ortadan kalktığında ,24 saatte vücuttan atılır.

 

Özel bulgu yok. 4 – 8 Haftalık gençler daha duyarlı. Klinikman yemden yararlanamama,büyümede yavaşlama genel kaşeksi,şiddetli ishal yaralanmaya / hastalıklara duyarlık, bir hafta içinde % 20 -60 ölümler gözlenebilmektedir.

 

4

 

 

 

 

 

 

 

Resim.4. Ördekte akut aflatoksikosis; karaciğerde hemoraji, büyüme, sarı-kahverengi renk

           

 

 

 

 

 

Yemde aflatoksin düzeyine göre:

• 0.075 ppm Büyümede yavaşlama

• 0.25 ppm Büyümede Durma

• 1 ppm Karaciğerde nekroz ,ölüm

• Bu değerlerin üstü kitlesel,akut ölümler  görülebilmektedir.

 

Okratoksinler :

 

Okratoksinler; Aspergillus ochraceus,A.niger,Penicillium verrucosum ve P.chrysogenum’un nefrotoksik etkili sekunder metabolitileri olup kanatlılarda aflatoksinden 3 misli daha toksiktir. İmmunosupratif etkisi yanında sekunder olarak genotoksik etkiye sahiptir. Okratoksinden etkilenmiş kanatlıların sıcaklık stresine dirençleri azalmaktadır.A,B,C,,D türevleri bulunmakta olup en toksik türevi okratoksin A dır. En fazla böbreklerde birikir.Bunu karaciğer, adale ve yumurta sarısı izler. Okratoksin 200 C üzerinde ısı ve % 15 den fazla rutubette tahıllar, fasulye,yer fıstığında mantar üremesi, pelet yemde mantar kolonizasyonu sonuçu toksin sentezlenir.

 

5Resim.5. Böbreklerde büyüme ve renk açılması, üreterde urat birikimi

 

 

 

 

 

Etkilenmiş sürülerde genel toksik semptomlara ilaveten:

 

ó Ürat depositli ishal

ó Yumurta kabuklarında sarı renk

ó Depigmentasyon

ó Ölüm

ó Karaciğer, dalak, böbrekte renk açılması, büyüme / kanma

ó Bağırsaklarda hemorajik enteritis

ó Böbreklerde ürat birikmeleri

ó Bazen airsacculitis

ó Visseral gut söz konusudur.

 

Trikotesenler :

 

Trikotesenler başlıca Fusarium mantarların sekunder metabolitleridir.Ancak Myrothecium,Trichoderma,Trichothecium,Cephalasporium mantar türelerince de sentezlenirler.Trikotesen mikotoksinleri hemopoetik ve retikuloendotelial sistemleri etkilerler,kemik iliği,damarlarda yaygın kanama ve diğer bozukluklara neden olmaktadırlar.

 

6Resim.6.Ördek gagasında ülserasyon(T-2 toksini)

 

 

 

 

 

 

 

7Resim.7. Trikotesen toksinlerinin neden olduğuağızdaki lezyonlar

    

 

 

 

Trikotesenler deoksinivalenol(-DON vomitoksin),T-2 toksin, nivalenol-NIV-, HT-2 toksin türevleri bulunmaktadır.

 

Trikotesenler yakıcı ve irritan olup lipidlerde yapısal bozukluklar ve protein sentezini inhibe etmektedirler. Kalp toksitite özelliği yanında iskelet,sindirim ve üreme sistemlerinde bozukluklar oluştururlar.Kemik iliğinde hematopoitik boşalım sonuçu anemi, lenfoid organlara etkilerinden immunosuprasyon söz konusudur.. Trikotesenlere en duyarlı domuzlardır. Sığırlar, tavuk,hindi,ördek,kaz,turnalar daha az etkilenirler.Ancak gençler daha duyarlıdırlar.% 15 Fazla rutubete ve 60-240 C ısıda mısır,buğday,arpa,yağlı tohumlar ve yemde sentezlenirler. Uzun müddet depolama ve pişirme ısısına dayanıklıdırlar. 1- 4 ppm Ciddi toksikasyona neden olmaktadır.

 

Kanatlılarda trikotesen toksinlere duyarlılık; ördek-kaz,hindi,tavuk şeklinde sıralanmaktadır.

 

Etkilenen kanatlılarda:

ó Düşkünlük

ó Kanlı ishal

ó Anormal tüylenme

ó Et / yumurta verim düşüklüğü

 

 

8Resim.8.Trikotesen toksinlerinin neden olduğu gelişme sorunu (aynı yaş)

 

               

 

 

 

 

 

 

 

9Resim.9.Trikotesen toksinlerinin neden olduğu ovoriumlarda folikül dejenerasyonu

 

ó Ölümler

ó Ağız,dil,damak,yemek borusu,mide / bağırsaklarda ülser ve nekrozlar

ó Yaygın hemoraji

óKaraciğerde  lekeler

ó Dalak, ovarium,ovidutkta atrofi

ó Böbreklerde büyüme,renk açılması,ürat birimleri

ó Taşlık mukozasının kolayca kalkar

 

Fumonisinler:

 

Fumonisinler; Fusarium verticillioides,F.proliferatum ve F. monilirforme’un bir metabolitidir. 200- 300 C ısıda, başta mısır ve mısır ürünleri olmak üzere %18 üzerinde rutubetli tahıllarda hızla üreyen mantarlarca sentezlenirler.En tanını fumonisin B1 dir.

         

Atlarda küflü mısır hastalığı olarak bilinmektedir.Fumonisin toksinlerine en duyarlı hayvanlar atlardır.Duyarlılıkta atları domuz ve sığır takip eder.Kantlılarda ise duyarlılık sıralanması ördek,hindi,tavuk seklindedir.

         

Fumonisinlerin nörotoksik özellikleri yanında nefrotoksik,hepatotoksik, embriyotoksik, teratojenik etkileri bulunmaktadır.

         

Özellikle broilerler başta olmak üzere, uzun süre fumonisinli yem tüketen tavuklarda  cidid sorunlara neden olmaktadır:

     

ó Siyah yapışkan ishal

ó Yem tüketiminde düşüş

ó FCR da artış

ó Gelişme geriliği

ó Canlı ağırlık kaybı

ó Yumurta verim kayıpları

ó Karaciğer,böbrek, pankreas ağırlığında artış

ó Karaciğer nekrozu

ó İmmun sistemde baskılanma

ó Artan ölümler

 

 Sitrinin :

 

Sitrinin Penicillum spp ve bazı Aspergiilus mantarlarınca sentezlenmektedir. Güçlü bir nefrotoksiktir.

 

Mısır başta olmak üzere pirinç ve diğer tahılların doğal kontaminantıdır. Etkilenen sürülerde:

ó Sulu ishal

ó Islak altlık

ó Aşırı su içme isteği

óVerim düşüklüğü

óCanlı ağırlık kaybı

óArtan ölümler

óVitamin D absorbsiyonunu engeller

óBöbrekler büyümüş ve solgun

óTaşlık iç tabakasında renk açılması ve kolayca kalkma

óKaraciğer ve safra kesesinde büyüme,mozaik manzarası

óBazen jejunumda kanamalar

 

Zearalenon :

      

Gibberella zeae (Fusarium graminearum), F. culmorum, F. oxysporum, F.roseum,

 

F. moniliforme, F. avenaceum, F. equiseti, and F. nivale türü mantarların mısır,sorgum, buğday, arpa,yulaf,çavdar,milo gibi tahılları kontamine ederek östrojenik etkili zeoralenonu (F-2 toksin) sentezlemektedirler.Zearalenon sentezi % 18 üzerinde rutubette ve soğuk iklimlerde daha sık rastlanır ve  yüksek düzeydedir.

      

Zearalenon zehirlenmesinde kanatlılarda:

       

óİbik,ovaryum ve testis ağılığında artış

 óOvidukt kisti

   óYumurta verimi ve çıkım sorunları

   óİnfertilite

 

Rubratoksinler:

         

Rubratoksinler hepatotoksik mikotoksinler olup Penicillium rubrum ve

P. purpurogenum mantarlarınca sentezlenmektedirler.Mantarlarca kontamine altlık,başta mısır olmak üzere tahıllar yağlı tohumlarda 250-300 C kolayca üretilmektedir.

         

Rubratoksinler hücrelerin DNA ve RNA molekülleri ile tepkimeye girerek yapısal bozukluklara neden olurlar.

       

Rubratoksinler Aflatoksinlerin sentezlendiği çevresel koşullarda üremekte ve etkinlikleri benzer biyokimyasal temele dayalı olarak gelişmektedir.Bu yüzdenden aralarında sinerjistik etkileşim söz konusudur.

       

 Rubratoksinler , doğal koşullarda tek başlarına zehirlenmelerin nedeni olmaları pek seyrektir. Aflatoksinlerin toksitesini artırıp,tabloyu ağırlaştırırlar.

      

Rubratoksinlerler yapılan çalışmalarda:

 ó Anoreksi

 ó Dehidrasyon

ó Deprasyon

 ó Kanlı ishal

ó İmmunosuprasyon

 óÖlümler

 ó Konjesyon ve hemoraji

ó Karaciğerde büyüme,kanamalı nekrozlar

óBursa fabriciusta atrofi

 

Patulin :

         

Patulin birçok Penicillium ve Aspergillus türü mantarlarca sentezlenen bir mikotoksindir. Kanatlılarda tek başına hafif tokikasyona neden olmaktadır. Ancak civcivlerde kursak sulu içerik dolu, şiddetli askides, proventrikulus,taşlık,bağırsakta kanamalar bozuk şekilli ve ince kabuklu yumurtalar dikkati çeker. Eğer düşük dozda aflatoksinde olaya karışmışsa büyüme baskılanmıştır, sürüde gelişme sorunu yaşanır. 

 

Mikotoksikosizten Nasıl Korunulmalı ?

         

Gerek tahılların gerekse yağlı tohumların mantar infestasyonundan korunmak için; hasat öncesinden başlanarak tarlada, hasat zamanı,sonrası,depolama ve nakil gibi işlemler ile yem hazırlama ve depolama sırasında aksatılmadan yapılacak işler ve alınacak önlemler bulunmaktadır. Bu işlem ve önlemlerin sürdürülebilir olması, sektörün her sorumlusunca  aksatılmadan uygulanması gerekir. Böylece hammadde ve nihai ürün olan yemin mantar yükünün olabildiğince minimize edilmesi, besin değer kayıplarının önlenmesi,mikotoksin riskinin ortadan kaldırılmasında başarıya ulaşılmış olunur.

       

 Teorikman yukarıda sıralananlar yapılması gereken doğrular olmasına rağmen, ne yazık ki pratikte zincirin başından sonuna kadar kesintisiz uygulamak söz konusu olmamaktadır. Bu da mikotoksikosiz sorununun Demokles’in Kılıç’ı gibi başımızın üstünde sallanması demektir.

         

Yem üreticisi olarak tohumluktan hasat sonuna kadar yem hammaddelerinde mantar saldırısını dolayısıyla mikotoksin kirliliğinin güvenli düzeyde tutulması için önlemler paketinin uygulanmasında her hangi bir müdahalemiz söz konusu değildir. Peki, güvenli yem üretimi için biz neler yapabiliriz, uygulanabilir etkin önlemler neler olmalıdır?

ó Alınan yem hammaddelerinin kuru,mantar ve mikotoksin yüklerinin güvenli sınırlar içinde olması

óGerekirse hububatların kurutularak depolanması

óRutubetsiz,serin,havadar,temiz silo ve ambarlarda depolanması

óYem imalatı sırasında toksin bağlayıcı veya mikotoksin deaktivatörü preparat kullanılması

 

Toksin Bağlayıcılar Kullanılması:

      

Birçok bağlayıcı madde yem hammaddesi ve/veya karma yemdeki mikotoksinlerin yakalanması ve böylece tüketen hayvanın etkilenmemesini amaçlayan fiziksel bir işlemdir.Bu amaç için perlit,zeolit,vermikulit gibi kil minareleri,aktif kömür,maya hücre duvarı ürünleri gibi adsorbant maddeler kullanılmaktadır. Ancak:

    Kimi toksin bağlayıcı yeterli adsorbsiyon yapabilmesi için yeme yüksek miktarda katılması gerekir bu da yem formülasyonunu ciddi derecede olumsuz etkiler.

    Vitamin,mineral ve bazı besin elementlerininde bağlanması söz konusudur. Toksin bağlayıcıların adsorbsiyonun mikotoksine yönelik seçici özellikte olmasıdır. Diğer bir deyişle;vitamin,mineral,antikoksidial,büyütme faktörü vb besin elemenleri ile diğer katkı ve ilaçları bağlamaması gerekir.

    Mikotoksin bağlanması yeterince stabil olmamaktadır.

    Mikotoksinlerin molekül yapıları birbirlerinden farklı olmalarından bağlanmada sorunlar yaşanır.

    Kimi mikotoksinler suda kolay çözünen polar guruplara sahiptir.Bunlarda bağlanma gerçekleşebilir. Ancak dipolar guruplara sahip mikotoksinlerin bağlanmaları mümkün olamamaktadır.

    Yem hammaddelerinin ve /veya yemin hangi çeşitten mikotoksin(ler) içerdiği ve düzeyinin bilinmesi gerekir. Aksi takdirde rasgele kullanılacak bir bağlayıcıdan sonuç beklemek sürpriz sayılmalıdır.

    Toksin bağlayıcı olarak üretilen veya hazırlanan doğal ve sentetik bentonit kil olan hidratlı sodyum kalsiyum aluminosilikatlar (HSCAS) polar aktiviteye sahip aflatoksinleri selektif olarak bağlarlar.Buna karşın polar aktivitesi düşük fumonisin, okratoksin gibi dipolar mikotoksinleri sınırlı düzeyde bağlamaktadırlar.

    Maya hücre duvarı ekstraktları özellikle aflatoksinlere etkin olduğu bilinmektedir. Diğer toksinleri de belli düzeylerde bağlamaktadırlar.

 

Biyolojik Deaktivasyon ve Biyotransformayon :

       

 Dipolar olan T-2 toksin,HT-2 toksin,DON, vomitoksin, fusarenon, diğer Trikotesenler, zearelenon, fumonisin,okratosin gibi mikotoksinlerin klasik toksin bağlayıcıları güvenli düzeyde tutulamadığı bilinmektedir.

 

Bunların parçalanmaları,dönüşümsüz zararsız metabolitlere hale getirilmeleri gerekir.Bunun içinde inaktive edici biyoprotein ve biyolojik unsurlar kullanılmalıdır. Ancak rasgele preparatında bu görevi yapması olanaksızdır.Bu ürünlerde aranan özellikler:

    Yem katıldığında stabil olmalı,peletleme ısısında aktivasyonunu kaybetmemeli

    Sindirim sisteminde aktivasyonu hemen başlamalı

    Hedef alınan mikotoksinler üzerinde nitelik ve nicelik açıdan etkin olmalı

    Deaktivasyon ve biyotranformasyon özellikleri yüksek ve yeni oluşan metabolitler canlı için zararsız olmalı

    Biyolojik tepkimeler geri dönüşümlü olmamalı

    Yem içindeki besin maddeleri ve katkılarla geçimli olmalı

 

Önemli Notlar:

 

         

Unutulması gereken önemli nokta; gerek toksin bağlayıcı gerek mikotoksin deaktivatörü ve biyotansformatörüler sindirim kanalıdaetkinliklerini gösteririler.

     

Mikotoksinleri tek aktif maddeyle şu veya bu şekilde bertaraf etmeye çalışmak çoğu kez yeterli olmamaktadır. Canlıda oluşturduğu hasarların,lezyonların önlenmesi, azaltılması gerekir. Keza baskılanan immun sistemin aktive edilmesine ihtiyaç vardır. Tüm bu ihtiyaçları karşılayacak, yani mikotoksinleri bağlayıcı, deaktive ve biyotrasformeedici, canlının bağışıklık sistemini hareket geçiren, oluşan hasar ve lezyonları onaramaya çalışabilmelidir.

 

Mikotoksinlerin sayılan bu olumsuzlarına cevap verecek kombine ürünlerin kullanılması gerekir.Bu ürünlerin kimi özellikleri şöyle sıralanabilir:

Mikotoksin bağlayıcı sinerjistik mineral karışımı, deaktive edici biyolojik unsur, solunum,sindirim sistemi ve karaciğer membranlarının hasarlarını gideren, karaciğer hücrelerindeki toksin reseptörlerine bağlanarak mikotoksinlerin buralara tutunmasını engelleyen bitkisel ektrat karışımı fitojenik unsurlar, canlının doğal bağışıklık reaksiyonlarını kuvvetlendirip, bağışık sistemini uyararak immun baskılanmanın etkisini azaltan fikofitik unsurlar olmak üzere dört kompenetli bir kombinasyondur.

ó Bileşimdeki 4 ana unsur hayvanları mikotoksikosisten korur.

ó Yemde bulunan mikotoksinlerin  neden olduğu karaciğer ve sindirim sistemi membranlarındaki hasarları azalma

ó Karaciğer hücrelerine toksin bağlanmasını engelleme

ó Mikotoksinlerin neden olduğu yangı ve lezyonların mimimize edilmesi.

ó Yemde bulunan mikotoksinlerin  yol açtığı immun sistemdeki olumsuzlukları ortadan kaldırılmasında yardımcı olur.

       

Bir başka alternatif; mikotoksin bağlayıcı sinerjistik mineral karışımı, deaktive edici biyolojik unsur, biyotransforme özellikli ve deaktive  edici biyoprotein, solunum,sindirim sistemi ve karaciğer membranlarının hasarlarını gideren, karaciğer hücrelerindeki toksin reseptörlerine bağlanarak mikotoksinlerin buralara tutunmasını engelleyen bitkisel ektrat karışımı fitojenik unsurlar, canlının doğal bağışıklık reaksiyonlarını kuvvetlendirip, bağışık sistemini uyararak immun baskılanmanın etkisini azaltan fikofitik unsurlar olmak üzere beş kompenetli bir kombinasyondur.

 

Bu tür kombinasyonlar; yem birden fazla mikotoksilerce yüksek düzeyde kontamine olduğunda ve damızlık sürülerin yemlerinde tercih edilmelidir.

         ó Polar ve dipolar tüm mikotoksinlerin kontaminasyonuna bağlı sorunların bağlama ve biyotranformasyonla tözümü

        ó Yemde bulunan mikotoksinlerin neden olduğu karaciğer ve sindirim sistemi membranlarındaki hasarları azalma

        ó Karaciğer hücrelerine toksin bağlanmasını engelleme

        ó Mikotoksinlerin yol açtığı immun sistemdeki olumsuzlukları ortadan kaldırılmasında yardımcı olma

        ó Mikotoksinlerin neden olduğu fertilite sorunlarının önlenmesi.

 

Kaynaklar

1. Anon(2000): Fumonisin B1. UN Enviroment Programme. www.inchem.org/documents/ech/ech/ech219.hthm. Erişim:09.07.07.

2 Anon(2002): Patulin. European Myucotoxin Awareness Network, Fact sheet 6. http://www.leatherheadfood.com/eman2/fsheet6.asp .Erişim: 24.07.07.

3 Anon.(2002):Fumonisin. Southwest Farm Press. www.southwestfarmpress.com/news/farming_fumonisin_found_texas/index.html. Erişim:09.07.07.

4.  Anon.(-) : Mycotoxins, Romer Labs,Inc. MycoBriefs, www.romerlabs.com/mycotoxins.html. Erişim: 03.07.07.

5 Anon.(-):Mycotoxins in the Grain Market.Iowa State University Extension. www.extension.iastate.edu/grain/info/mycotoxinsthegrainmarket.htm. Erişim:04.07.07.

6. Bryden,W.L.(2004): Acut and Chronic Toxicology of Mycotoxins in Animal  Production. (in) World Nutrition Form, 25-26. Biomin GmbH. Austria.

7. Buttinger,G. Et al.(2004) : New Rapit Clean up Device for Ochratoxin A. (in) World Nutrition Form, 103-104.

8. Demirözü,K.(1978) :Kanatlılarda Mycosis,Mycotoxicosis ve Kontrolü. Pendik Vet.Bak.Ser.Enst. Dergisi, X(2) 39-62.

9. Demirözü,K.(1988) Mikotoksin Kontrolü:Arkasındaki Esaslar(çeviri).Tavukçunun Sesi,30-31.

10.Demirözü,K.(2004):Fungal Hastalıklar.Topkim-Biomin Geleneksel Yıllık Toplantıları. Eğitim Yayını,1-19.

11.Demirözü,K.; İstanbulluoğlu,E.(1983):Mikotik Enfeksiyonlar. Kanatlı Hayvanların İnfeksiyöz Hastalıkları ve Laboratuar Teşhis Yöntemleri. Pendik Vet.Kont.ve Araşt. Enst. Yayınları No:7,153-162.

 12. DeWolf,E. Et.al.(-):Moldy Grains,Mycotoxins and Feeding Problems.Ohio State Universite Extension. www.oordc.ohio-state.edu/…/Mycotoxins/mycopagedefault.htm Erişim:04.07.07.

13 Genter,M.B. Et al.(-):Efect of Mycotoxins on Poultry Health and Productivity.www.ces.ncsu.edu/gaston/Agricvulture/mycotoxins/mycopoultry.html.Erişim:04.07.07.

14 .Heiniger,R.W.(2002):Fumonisin:Growning Problem in corn. www.ces.ncsu.edu/plymount/crops/docs/fumonisin2002 Erişim:09.07.07.  

15.Heniki,S. Et al.(2004): Toxicity of Ochratoxin A in a Brevibacillus brevis-Growth Inhibition Assay. (in) World Nutrition Form, 99-100. Biomin GmbH. Austria.

16.Herrman,T.(2002):Mycotoxins in Feed Grains and Ingredients.Kansas State University Agriculture Experiment Station and Cooperative Extension Service,USA.

17. Hoerr,R.j.(2003) : Mycotoxicoses.(in) Diseases of Poultry,Saif,Y.M. et al.(editor) Iowa State Press USA,11.th.Edition ,1103-1132.

18. Jones,F.T. Et al.(1994):Understanding and Coping with Effect of Mycotoxins in Livestock Feed and Forage. North Carolina Cooperative Extension Service. www.ces.ncsu.edu/disaster/drough/dro-29.html Erişim: 04.07.07.

19. Nitsh,S. Et al.(2004): Effects on Performance Parameters of Weaning Piglets Feed a Diet Containing Ochratoxin A. (in) World Nutrition Form, 102. Biomin GmbH. Austria.

20.Oswald,I.P.(2004): Mycotoxin effects on the Pig Immunee System. (in) World Nutrition Form, 22-24. Biomin GmbH. Austria.

21..Richard,J.(2000): Mycotoxins- an Overview. Romer Labs Guide to Mycotoxins Vol. 1. Romer Labs.Inc.

22.Roberts,S.L.(2004):Mycotoxin List. www.mold-help.org/content/view/457. Erişim:03.07.07.

23..Sonal,Ş.;Oruç,H.H.(2000): Bursa Bölgesindeki Yumurta Tavuk Çiftliklerinden Sağlanan Yemlerde Mikotoksin Düzeyleri. Y:Y:Ü:Vet.Fak.Derg.11(2):1-6.

24.Schatzmayr,G.(2004): Latest Research in Field of Modern Animal Nutrition. (in) World Nutrition Form, 93-95. Biomin GmbH. Austria.

25. Schatzmayr,G. Et al.(2004): Degradation of the Mycotoxin Ochratoxin A by Aerobic Bacteria. (in) World Nutrition Form, 97. Biomin GmbH. Austria.

26. Schatzmayr,G. Et al.(2004): Novel Strategy for Deactivating Ochratoxin A in Feed. (in) World Nutrition Form, 98. Biomin GmbH. Austria.

27. Şanlı,Y.(2002); VETERİNER Klinik Toksikoloji.Medipres,Ankara.2.baskı,487-548.

28 .Täubel,M. Et al.(2004): Biological Deactivation of Fumonisins. (in) World Nutrition Form, 108. Biomin GmbH. Austria.

29. Waldroup,P.W.(1997): Managing Mold and Mycotoxins in poultry Feed. ASA. http://www.asasea.com Erişim:04.07.07.

30.Weaver,L.(2007): Managing Mycotoxins: Partnering detection with control. Feed International,July 2007 16-17.

(*) :Çiftlik Dergisi(2010) 315,38-42 yayınlandı.

 

Keskinoğlu, TAVVUK için franchise vermeye başladı, 2015’de 100 mağazaya ulaşacak!

$
0
0

DSC_0334Keskinoğlu’nun açtığı 5 TAVVUK restorandan sonra ilk franchise şube 15 Nisan’da İstanbul Sarıyer’de faaliyete başlıyor. 2013 ortasına kadar VIALAND, AXIS ve ZORLU AVM’de 3 mağazayı da kendisi açarak toplam 9 noktaya ulaşacak olan Keskinoğlu, 20 şube hedeflediği 2013’de franchise bedelini 35 bin Euro olarak belirledi.

 

Bu sene 50. yılını kutlayan Keskinoğlu, TAVVUK restoranlar zincirini 2013’de 20 mağazaya ulaştıracak. Türkiye’den dünyaya açılan uluslararası bir marka yaratma misyonuyla yola çıkan Keskinoğlu, 2,5 yıldır TAVVUK için 500’ün üzerinde franchise talebi aldıklarını, ancak markanın oturması ve yatırımcıya daha karlı bir işletme sunabilmek için beklediklerini ifade etti. Bu süreçte titiz ve seçici davranan Keskinoğlu, ilk franchise şubesini 15 Nisan’da İstanbul Sarıyer’de açıyor. 100 m²’lik bir TAVVUK restoranın ilk yatırım maliyetini ortalama 300 bin TL olarak açıklayan Keskinoğlu, franchise bedelini de 35 bin Euro olarak belirledi. Franchise sahibi ayrıca aylık net ciro üzerinden % 4 royalty ve % 1 reklam bedeli ödeyecek.

 

5627TAVVUK’ta sunulan her yemeğin arkasında; piliç etinden soslara kadar yüzde 100 korunan gıda güvenlik zinciri ve 50 yıllık Keskinoğlu uzmanlığı olduğunun altını çizen, Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu, “İlk restoranımızı 2010’da açtığımızda bizim için yeni bir sektöre girmiştik. Tüketici beklentilerini ve sektörü anlamak için ağır ama istikrarlı adımlarla ilerlemek istedik. Her yaptığımız işte sağlığı işimizin merkezine oturttuğumuz için hızlı yemeğin de sağlıklı olabileceğini göstermek istedik. Bunun için çalıştık ve başardık. Bu farklı olma gayretimiz sonucu, restoranlarımızda piliç ızgara, tavuk çevirme, saray usulü beğendili tavuk döner ve yemek sonrası Türk usulü demleme çay ikram ediyoruz. Sunumda porselen tabak, metal çatal kaşık kullanıyoruz. 2 yılda 4 milyon dolarlık bir yatırım yaparak, alt yapı çalışmalarımızı tamamladık ve franchise sürecini hızlandırdık. Şimdiye kadar önceliğimiz yatırımcılar ve tüketicilerimiz için en iyi bileşeni oluşturmaktı, 2,5 yıl en ince detayına kadar bu planlamayı yaptık. Artık herşey hazır. Var olan 5 mağazamıza ek olarak önümüzdeki 2 ay içerisinde, İstanbul’da Eyüp VIALAND AVM, Kağıthane AXIS AVM ve ZORLU AVM’deki mağazalar ve Sarıyer’deki franchise şubemizle 4 mağaza açıyoruz. Franchise için İstanbul’da öncelik verdiğimiz bölgeler; Beşiktaş, Bağdat Caddesi, Kadıköy, Bakırköy, Taksim İstiklal Caddesi, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Maltepe ve Pendik. Diğer iller ise Ankara, Bursa, İzmir, İzmit, Antalya, Konya, Adana, Antep, Tokat, Kırıkkale ve Antakya” dedi.

Başbakan Erdoğan Hastavuk Tesisleri Hakkında Bilgi Adı

$
0
0

KYH_4309AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türk Dünyası Kültür Başkenti açılış töreni için Eskişehir’e gitti. Açılış sonrası Eskişehirde geceleyen Erdoğan 24 Mart 2013 Pazar günü Eskişehir’in  ilçeleri  Mihalgazi, Sarıcakaya, Çifteler ve Sivrihisar ilçelerini ziyaret etti.

 

Başbakan’ın son durağı bölgenin en büyük yatırımcısı olan Hastavuk’un tesislerinin olduğu ilçe Sivrihisar oldu. Bölgeye helikopterle gelen Erdoğan’ı karşılamada, Eskişehir, Sivrihisar devlet protokolünün yanında Hastavuk Genel Müdürü Şahin Aydemir’de bulundu.  Erdoğan’a, ilk olarak Akbaş cinsi Anadolu çoban köpeği yavrusu hediye edildi. Erdoğan daha sonra Sivrihisar’da halka hitap etti. Nasreddin Hoca’nın doğduğu Sivrihisar’da olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti.

“Selçuklu’nun başkenti Konya ile 2013 kültür başkenti Eskişehir’i yüksek hızlı trenle birbirine bağladık. Tıpkı Mevlana ile Yunus Emre’nin gönül bağlarını birbirine bağladığı gibi” Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren seferlerinin devam ettiğini anımsatan Erdoğan, “Şimdi bir adım daha atıyoruz, Osmanlı’nın başkenti İstanbul ile Eskişehir’i bağlıyoruz. On yıl önce İstanbul’dan Ankara’ya, Konya’ya, Sivas’a yüksek hızlı trenle gideceğiz, deselerdi.’ Kim inanırdı”  Nasreddin Hoca eşeğine ters de bindi, düzde bindi ama hep doğru istikamette gitti. Bizde hep doğru yolda, doğru bildiğimiz istikamette gideceğiz. Biz bu millete efendi olmaya değil, bu millete hizmetkar olmaya geldik ve bütün mücadelemiz bunun içindir” diye konuştu.

 

Erdoğan bölgenin en büyük yatırımcısı olan Hastavuk A.Ş.’nin genel müdürü Şahin Aydemir’le de bir görüşme gerçekleştirdi. Bölge yatırımları, faaliyet konuları ve istihdam üzerine gerçekleşen görüşmede Aydemir, Balıkesir-Susurluk bölgesinde ki yeni yatırım beyaz et entegre tesisleri hakkında da bilgilendirme yaptı ve beyaz et entegre tesisleri açılışı için başbakandan söz aldı.

 

 

HAYATI OKUMAK

 

12973_DSC_0096_201304011239Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi, Bursa’lı birçok firmanın desteğini alarak “Kariyer Zirvesi” gerçekleştirdi.

 

 

Bursa Kent Konseyi (BKK) Gençlik Meclisi İstihdam ve Kariyer Çalışma Grubu tarafından organize edilen ve bu yıl 2.gerçekleştirilen “İşini Şansa Bırakma Kariyer Zirvesi’ 30 Mart 2013 Cumartesi günü gençlerin yoğun katılımıyla Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi, Osmangazi Binası, Hüdavendigar Salonunda yapıldı.

 

 

Birçok firmanın stant açarak destek verdiği zirvede, Gençlerin doğru kariyer planlaması yapabilmeleri amacıyla yüzlerce genç, alanında kariyer yapmış kişilerle buluşturuldu. 

 

Bursa spor eski Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam’dan “Takım olmak” Zirvede ID Danışmanlık tarafından ‘Yönetici koçluğu’

 

Uzman Psikolog Kazım Yurdakul ise ‘Hedef belirleme ve fırsatları değerlendirme’

 

12973_DSC_0250_201304011240ve Hastavuk Genel Müdürü Şahin Aydemir, ‘Genel müdürlüğe çıkarken kariyer basamakları’ başlıklı sunumları gerçekleştirdi.

 

 

Geleceği planlama konusunda gençlere fikirler veren Şahin Aydemir, zamanın hızlı aktığını ve gençlik döneminde insanın kendisini geliştirmesi gerektiğini söyledi. Bir düşünürün ‘Geleceğin cahil insanları okumayı bilmeyenler değil, öğrenmeyi bilmeyenler olacaktır’ dediğini hatırlatan Aydemir, bilgiye ulaşmanın ve öğrenmenin kolay olduğunu, bilgiyi uygulayabilmenin zor olduğunu ifade etti. Gençlerin iş hayatında mazeretlere değil, marifetlerine sığınmalarını tavsiye ederek ‘Neredeydim? Şimdi neredeyim? Nerede olmak istiyorum? sorularına cevap aramalarını istedi.

 

 

Ticaret hayatına nasıl başladığını, kariyerini etkileyen olayları öğrencilerle paylaşan Aydemir; feyz aldığı, hayatına ışık tutan Ömer Hayam, Mevlana ve Yunus Emre’den örnekler verdi.  Birçok dinlerde olduğu gibi bizim dinimizin de “Oku” emriyle başladığını, bunun sadece yazılı eserleri okumak anlamına gelmediğini, hayatı okumak ve bilgiyi uygulayabilmek anlamına geldiğini belirtti 

 

 

Gençlerin geçmişe değil önlerine bakmasını, her şeyin iş hayatına endekslenmemesini, yaptıkları işten zevk alarak çalışmalarını ve mutlu olmaları gerektiğini vurguladı.

 

 

Sunumun sonunda öğrencilerin sorularını cevaplandıran Aydemir, “İşini şansa bırakma kariyer zirvesini” Kent Konseyi Başkanı Semih Pala’dan aldığı plaketle ve alkışlar arasında tamamladı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Viewing all 1002 articles
Browse latest View live